27 Eylül 2006 Çarşamba

Ceza: 'Yerli Plaka'

Yıllar önce ilk kez gurbet ellerden ithal ettiğimiz Cartel, "Carteel 1 numara en büyük...Cehennemden çıkan çılgın Türk!" diye uzayıp giden şarkılarıyla bu toprakları biraz hiphop biraz da rap karışımı bir müzikle tanıştırmışlardı. Pop müziğin revaçta ve sürekli bir yükselişte olduğu 90'ların ortalarında farklı bir şey yapmışlardı ve buna rağmen satmışlardı da. Sonra hızla yok oldular, ama hala cd'lerini arayanlar, içinde kısa ama hoş repliklere yer verdikleri şarkılarını hatırlayanlar var. Cartel sonrasında başka isimler de bu türü devam ettirmeye çalıştılar, kimi başarılı oldu, kimisinin adı bile duyulmadı. Dünyada da o dönemde hızla yükselen rap rüzgarının kökeni aslında 70lere kadar uzanıyordu ancak bu müziğin kendi starını yaratması yıllar sonra Eminem gibi isimlerle mümkün olacaktı. Tam da bu sıralarda ülkemizde de kimi popüler isimler ne tür müzik yaparlarsa yapsınlar şarkılarına birer ikişer rap kısımları eklemeye başlamışlardı bile.

Sonra Ceza çıkageldi. Diğer hiphop ve rap'çiler gibi onun da şarkıları toplumsal konuları ve başkaldırışları içeriyordu. Ama o farklıydı. Dert edindiklerini düzgün ve anlaşılabilir cümleler içinde söylemesi onu belki de benzerlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biri oldu. Nitekim kendisinin "bosphorus" adını verdiği tarzına ithafen bir şarkısında da "rap kültürümüz degil ama o zaman pop kimin ? rock kimin ? arabesk kimin ? cevap verin..." de diyebilecek kadar kişilikli bir söylemi de vardı. Kimi zaman Duman, Mor ve Ötesi ve Nefret gibi gruplara eşlik ederken gördük onu, kimi zaman da Candan Erçetin ve Burcu Güneş gibi pop müziğin çıtası yüksek isimlerinin şarkılarına olan katkılarında dinledik. İlk albümü "Med-Cezir" epeyce iyi bir başlangıç sayıldı Ceza için, keza "Rapstar" da onu iyi bir noktaya taşımıştı. Son albümü "Yerli Plaka" ise gerek kayıt kalitesi gerekse söz-müzikalite olarak iyi bir prodüksiyon olmasına karşın onu daha da yukarılara taşıyabilecek mi, işte bunu bekleyip göreceğiz.

Toplam 17 şarkıdan oluşan ve Ttech N9ne (ABD), Sammy Deluxe (Almanya), Killa Hakan, Sahtiyan, Yener, Alaturka Mavzer, Mihenk Taşı ve Emre'nin Ceza'ya eşlik ettiği albümde kuşkusuz en güzel şey "Gelsin Hayat Bildiği Gibi" şarkısında bu kez popüler müziğimizin dev ismi Sezen Aksu ile bir "featuring" durumunun söz konusu olması. Bir konserinde bu düetin hikayesini şöyle anlatmış Ceza: ‘Sezen Hanım’a, Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ isimli şarkıda düet yapması için teklifi ben götürdüm. Oldukça duygusal ve rap tarzı bu şarkıya düet yapmayı kabul etti. Tabii ki buna çok sevindim. Şarkının sözleri benim ama nakaratlarını kendisi yazdı ve o bölümleri okuyacak. Teklif götürdüğümde beni 2002 yılında piyasaya çıkardığım ‘Med Cezir’ albümünden beri tanıdığını öğrendim’. Ceza'yla aynı yoldan giden Ayben'e de "Şaşkın Oğlan"da abisine eşlik ederken rastlıyoruz. Sezen Aksu düeti dışında bir diğer kişisel favorim ise "Sen oyna dilber". Yine bazı şarkılarında olduğu gibi popüler kültüre göndermeleri var bu şarkıda. İlk video klip ise albüme de adını veren "Yerli Plaka"ya çekilmiş.

Ceza şarkılarının sözleri müthiş, düşündürücü ve zekice yazılmış oluyor genelde. "Yerli Plaka"da da önceki şarkılarına oranla bu topraklardan çıkan sözler göze daha çok sokuluyor, bu yönüyle bir konsept albüm olması da çok olumlu. "Gece gündüz karışmaz","Önce Kendine Bak", "Hiza ve Nizam yok" diğer beğendiklerimden birkaçı. Bazı ağır hayranları bu albümü bir hayal kırıklığı olarak nitelendiriyorsa da, Ceza kendini tekrar etmediği ve diskografisine yeni birkaç kelamı bu konsept albümle katabildiği için alkışlanmayı hakediyor.

Olcay Tanberken

9 Eylül 2006 Cumartesi

Popta yeni nesil...

Sakin geçen 80’lerden sonra Abone’yle başlayan ve herkesi kısa sürede etkisi altına alan 90’lı yıllar Türkçe popun yeniden şahlanışında önemli bir başlangıç oldu. Sezen Aksu ve bu güçlü markanın kanatları altından çıkan Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel, devamında Kenan Doğulu, Mustafa Sandal, Serdar Ortaç ve tabii ki daha 2.albümünde artık tahtı kimseye bırakmayacağının adeta altını çizecek olan Tarkan 90’lı yılların ilk yarısında hayatlarımıza giren isimler oldu. Şebnem Ferah ve Özlem Tekin gibi 2 çok önemli isim, içinde bulunduğumuz şu yıllarda iyice dorukta olan rock müziğin Türkçe popun hemen yanıbaşında yeralarak en az onun kadar güçlü olabileceğinin sinyallerini verdi; Mirkelam, Rafet El Roman ve Candan Erçetin’le de bu sıralarda, 90’ların ortalarında tanıştık. Hande Yener ve Işın Karaca 90’larda henüz yoktu ama kısa zamanda onlar da büyük yollar katettiler. Nilüfer, Nükhet Duru, Zerrin Özer ve bilhassa Ajda Pekkan gibi bütün bu isimlerden de önce var olanlar aralıklarla da olsa yollarına devam ettiler, yeni şarkılarıyla müzikten hiç kopmadılar. Manken-şarkıcı modası bir Demet Akalın’ı, bir Gülben Ergen’i “yarattı”. Cartel’le açılan hip-hop perdesi Ceza’ya kadar uzandı, henüz daha yeni yeni soft-rock dinlemeye alışmış bir nesil Pentagram gibi gayet sert rock yapanları da (aslında o çok fazla eleştirdikleri popülerlik erdemine nail olmalarıyla) dinledi. Avrupa’nın çoktan 80’lerde bıraktığı ska müziğini adeta Türk müziğine kazandıran Athena gibi projeler çok sevildi, sonra Mor ve Ötesi’nden Redd’e birdenbire onlarca rock grubumuz oldu.

Yukarıda saydıklarımız elbette bir anda, ya da çok tesadüfi gerçekleşmedi. Bu isimlerin dışında çok sayıda artist ve grup geldi geçti, hala da varlar (Tabii bir o kadar sayıda da tarz denendi). Ama kalıcı olmak ya da kitlelere seslenmek başka bir şey işte. “Öyle bütün meydanları tek başına dolduracak, milyonlara seslenecek bir starımız yok” sözü, Tarkan dışında hala geçerliliğini koruyor sanki. Zaman zaman K.Doğulu-M.Sandal-S.Ortaç gibi diğer güçlü isimlerin kıskacında kalsa ve son albümüne dudak büküldüyse de yine de zirveyi kaptırmayacak gibi gözüküyor. Bayanlar liginde ise listenin tepesinde Sertab Erener’den başkasını görmüyorum, özellikle Eurovision başarısından sonra dinleyici kitlesinin yaş aralığı çok genişledi. Hande Yener ve Candan Erçetin’se ilk 3’ü paylaşan diğer isimler. Ancak tabii artık 2000’lerin ikinci yarısındayız ve yukarıda saydığımız tüm isimler de tıpkı kendilerinden öncekiler gibi yerlerini yavaş yavaş yeni ve genç isimlere bırakıyor. Korsan ve mp3'le dibe vuran albüm satışları yüzünden kapanmanın eşiğine gelen plak piyasası şimdi yeni formüller, yeni arayışlar içinde. Bu süreçte de şahlanıp öne çıkan isimler yok değil. Şimdi Nil Karaibrahimgil gibi reklamcı yönünü şarkılarına çok iyi adapte edebilen başarılarımız, Hepsi gibi R&B grubumuz bile var. Ve şu da bir gerçek, ne olursa olsun starlar her zaman bir yerlerden çıkar ve şarkıları, yorumları ve görünüşleriyle dikkat çekmeyi başarırlar. 2000’lerin kendi starını çıkarması için önünde 4 yılı daha var gerçi ama belli mi olur? Yakın zamanda bir Yalın ve Keremcem örneklerini çıkaran müzik dünyası şimdi de güçlü bir isimle, Murat Boz’la çalkalanacağının sinyallerini veriyor gibi. Kadınlarda ise açıkçası hem ses ve yorumu hem de fiziğiyle “işte bu” dedirtecek bir starımız olamadı gitti, bakalım önümüzdeki zaman ne gösterecek?…

2 yeni ses

Bugünlerde kafayı Paranoyak şarkısına taktım, dilime çabuk dolandı. Kimmiş bu kız aradım, buldum, albümle ilgili ilk izlenimlerim ortanın birazcık üstü. Yine de bu şarkısıyla Ebru Elver, iyi bir çıkış yapmışa benziyor.

Nez’in yeni albümündeki İngilizce şarkıları güzel olmasına güzeldi ama sayıca biraz fazlaydı. Tabii bunu söylediğimde henüz Eylem diye bir isimden ve albümünden haberim yoktu. Meğer radyolarda sıkça çalan Aman'ı söyleyen
oymuş. Albümdeki şarkılar da fena değil doğrusu, ancak bir nokta var ki o da yarısı İngilizce, diğer yarısındakilerin bir kısmında da İngilizce sözler geçiyor. Haydi Tarkan ve Sertab gibi yurtdışı hedefi olanları anlayabiliriz de, Türk pop piyasasına İngilizce şarkılarla merhaba demek de neyin nesi oluyor?

Olcay Tanberken

2 Eylül 2006 Cumartesi

Bu yaz ne dinledik?

Eylül ayına girerek bu yazı da (kendi adıma ve eminim ki birçoğunuzun da adına derin üzüntü içindeyim) maalesef bitiriyoruz. Yağışlar yavaş yavaş sonbaharı getirmeye başladı bile. Fonda Alpay’dan “Eylül’de gel” eşliğinde hafiften melankolik ve içsel vaziyetlere girmeden şöyle bir bu yaz neler dinlemişiz göz atalım istedik.

Kuşkusuz yazın en büyük hitlerinden biri Kenan Doğulu’nun Çakkıdı’sıydı. Zaten çok kısa aralıklarla albüm yapmayan biri olduğu için, bu albüm de onu epey götüreceğe benziyor. Demet Akalın’ın Afedersin’i de (bazılarının eleştiri oklarına hedef olmaktan kaçamasa da) yine bu yazın en çok dinlenen ve sevilen şarkılarından biri oldu. Şimdi eğri oturup doğru konuşmakta fayda var, piyasanın manken-şarkıcı modellerinden kaç tanesi Demet Akalın kadar gelişme kaydetti? Doğrusu onların içinde işine bu kadar ciddiyetle yaklaşıp doğru şarkılara yatırım yapan çok fazla isim sayamayız. Yıllar sonra ilk kez yepyeni şarkılarıyla bir kez daha Türk pop müziğinin en güçlü isimlerinden biri olduğunu gösteren Ajda Pekkan da Vitrin’iyle yine bu yaz epey coşturdu. Hande Yener Aşkın Ateşi’yle, Serdar Ortaç da Sor ve Dansöz’le yazın en çok dinlenenleri arasına girerken Gülben Ergen’in Lay la lay lay’ı, Hepsi’nin Tempo’su, Murat Boz’un Aşkı Bulamam Ben’i, MFÖ’nün Sarı Laleler’i, Zeynep Dizdar’ın Yok yok’u ve Nil Karaibrahimgil’in Pırlanta’sı da yine bu yaz kulaklara yerleşen diğer şarkılar oldu.

Nazan Öncel 7’ bitirdin albümünü piyasaya sürmeden çok kısa bir süre önce rahatsızlanınca albümün çıkışı da biraz gecikti, ama onun da kışa girmeden piyasayı sallayacağına dair tahminler oldukça yüksek. Yeşim Salkım, Ferda Anıl Yarkın ve Rafet El Roman’ın da yeni albümleriyle ne kadar konuşulacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz…

Manga’dan +

Son yılların en dikkat çekici gruplarından biri olan Manga, yeni bir albüm yerine şimdilik dinleyicisine bir ‘ara sürpriz’ yapmayı tercih etmiş. “Manga +” adıyla ilk albümlerini yeniden piyasaya süren grup, Cem Karaca için yayınlanan saygı albümü “Mutlaka Yavrum” için kaydettikleri Cem Karaca klasiği “Raptiye Rap Rap” ile söz ve müziği grubun gitaristi Yağmur Sarıgül’e ait olan “Kandırma Kendini”yi albümün yeni baskısına eklemişler.

Canı sıkılan adam

Şu sıralara Turkcell reklamlarında duyduğumuz “Bir adam vardı canı sıkılan” şarkısının aslında bir Eurovision şarkısı olduğunu biliyor muydunuz? 1975’teki ilk Türkiye finalinde Esin Afşar’ın seslendirdiği bu şarkının sözleri “...bir kadın vardı canı sıkılan, buluştular bir gün, sıkılmamak için…” diye de devam ediyor üstelik! Şarkı zannediyorum sıfır (0) puan alarak ilk Türkiye finalinin sonuncusu olmuştu ama Esin Afşar'ın olağanüstü sanatçılığında ve sanatında da hoş bir anı olarak yer aldı. Afşar, 90’ların sonunda konuk olduğu bir tv programında bu şarkıdan bahsederken ilginç bir anısını da anlatmıştı. O dönemde yarışmadan sonraki gün zil zurna sarhoş bir hayranı yolda yürürken Esin Afşar'ın önünü keser ve bir nara atarak 'hiç canı sıkılan adam diye şarkı olur mu?' diye ondan hesap sorar. Doğrusu bu adama katılmamak elde değil ama ne diyelim, Eurovision bugün olduğu gibi dün de nasıl bir şarkının kazanacağını asla tahmin edemeyeceğiniz bir yarışma değil miydi zaten?

Olcay Tanberken