28 Ekim 2006 Cumartesi

Bertuğ Cemil: 'Duygusal Tuzaklar'

Bayramda kendime biraz daha fazla vakit ayırıp uzun zamandır dinlemek isteyip de fırsat bulamadığım albümleri dinledim. Bunlardan biri de ilk çıkışını ‘Ben Hiç Sevemem’ ile yapan Bertuğ Cemil...Aslında uzun yıllardır Beyoğlu’nda birkaç yerde müzik gruplarıyla canlı performans sergileyen ve beste çalışmalarına çok erken yaşlarda başlayan biriymiş bu genç sanatçı. Albümü için demo hazırlıklarını sürdürürken aynı kayıt stüdyosunda Kıraç’la tanışması Cemil’in bu ilk albümü ‘Duygusal Tuzaklar’ için bir başlangıç olmuş. TMC’den yayınlanan albüm, özellikle günümüzde çabuk tüketilen şarkılara rağmen iyi müzik ve iyi vokal birlikteliğinin sonuçlarıyla da iyi işler yapılabileceğine dikkat çekiyor. Şarkı düzenlemelerinde ve müzik direktörlüğünde Kıraç şarkılarını da başka bir havaya sokan Cengiz Köroğlu gibi bir ustanın ismini görmemiz de albümü bir kat daha değerli kılıyor.

Pop-rock kategorisinde değerlendirilebilecek albümün kartonetinde Bertuğ Cemil, tüm şarkılarını hangi yıllarda yazdıklarını da eklemiş. Caz gırtlağıyla dikkat çeken genç müzisyenin çıkış parçası dışında özellikle ‘Son kez’, ‘Biçare’ ve ‘Bana Sen Gelmelisin’ gibi şarkıları da kolayca kulaklara yerleşecektir diye tahmin ediyorum. İlk dinleyişte kolay hazmedilmeyecek bir albüm olduğu muhakkak, ancak dinledikçe özümsenecek, sindirilecek bir albüm yapmış Bertuğ Cemil, tavsiye ederiz.

Fono Müzik’ten yakın dönem nostaljisi

Zerrin Özer’in 80’li yıllardan 2 arabesk nağmeli ‘Kırmızı’ ve ‘Dayanamıyorum’, 90’lardan da ‘Dünya Tatlısı’ albümü Fono Müzik etiketiyle piyasada. Zamanında plak olarak yayınlanmış Zerrin Özer albümlerini arşivinde cd formatında saklamak için iyi bir fırsat, özellikle de "Yoksun Sen", "Bu Yaz", "Seninle Başım Dertte", "Kurulsam Gönül Tahtına", "Bir Gülü Sevdim" şarkıları için mesela. Bu arada aynı şirketin, Harun Kolçak’ın ‘Gir Kanıma’sı ile Aşkın Nur Yengi’nin ‘Sevgiliye’sini de yeniden yayınladıklarını hatırlatalım…

Olcay Tanberken

22 Ekim 2006 Pazar

Müzik...müzik...müzik...

Ramazan bayramına girmeden kısa bir süre önce ‘7’n bitirdin’ albümünü hayranlarına ‘bayram şekeri’ niyetine sunan Nazan Öncel, şimdiden her yerde çalmaya başladı bile. Albümü eline alan herkes renkli kartonet tasarımını muhakkak beğeniyor. Öte yandan şarkıların bir önceki albümü hatırlatması ve yine bildik Nazan Öncel tarzında olması sanatçının uzun soluklu hayranlarını kısa süreli bir hayal kırıklığına uğratmış olsa da, dinlendikçe sevilecek bir albüm daha yapmış Öncel. Şimdilik en büyük favorim ‘El kızı’ ama zaman ne gösterir bilemem. Önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı inceleyeceğimiz albümü bir kenara bırakıp son günlerde kulağımıza gelenlere kısaca göz atalım…

‘Aşkı Bulamam Ben’ single’ıyla ve tek bir şarkıyla daha önce pek az kişinin ulaşabildiği şöhrete güvenmeyen Murat Boz, üzerinde çalıştıkları albümünü nihayet tamamlamş. Çıkış parçası ise uzun bir süre vokalistliğini yürüttüğü Tarkan’ın söz ve müziğini yazdığı ‘Püf’. Albüm çok yakında müzikmarketlerde yerini alacakmış…



Ajda Pekkan, yıllar sonra çıkardığı albümü ‘Cool Kadın’la bu yazın en çok konuşulan isimlerinden biri olmuştu. Şimdi bu albümün en sıkı şarkılarına yapılacak remixlerle yeni bir albüm yoldaymış. Üstelik Sezen Aksu imzalı bir bonus şarkıyla birlikte…

Sertab Erener, en sevilen şarkılarından derleyeceği bir best of projesini DVD formatında yayınlamaya hazırlanıyor. Çekimleri gerçekleşen projede son aşamaya gelen Erener, bu proje için 92 yılından itibaren söylediği tüm şarkıları hayranlarına oylatmış ve en çok oy alan 15 şarkıyı belirlemişti. Sertab’ın en çok sevilen şarkısı hangisi olmuş biliyor musunuz?: Benim de çok sevdiğim ‘Yanarım’…

‘Salıncak’ adlı yeni albümünü geçtiğimiz haftalarda yayınlayan Şükriye Tutkun’un, bir Denizli Acıpayam türküsü olan “Ağ Ağ Elime Mor Kınalar Yaktılar”a çektiği video klibi ekranlarda dönmeye başladı. Ses kaydı esnasında doğal sazlar kullanılan albüm, Tutku’nun 5. albümü…

Tüm dünyada albümleri 25 milyon satan, DVD’si 2 milyon rakamını geçmiş tek soprano olan Sarah Brightman, şimdiye kadar yayımladığı single’larını derleyerek hazırladığı “Diva: The Singles Collection” albümüyle geri dönüyor. Sanatçının bir nevi video antolojisi sayılabilecek olan bu DVD’de kariyerinde çok önemli bir nokta olan ‘Phantom Of The Opera’, ‘Wishing You Were Somehow Here Again’; gibi hitleri ve ve sanatçıyla yapılan çok özel söyleşiler de yeralıyor.

Kampanyaya katılın

EMI Müzik, ‘Türkiye’de alternatif sesler de var’ kampanyasıyla üç ay boyunca 110, Hayko Cepkin, Yakup, Aydilge, Panik, Nem ve Dorian gibi grup ve isimlerin albümlerini indirimli satıyor. Aslında önemli bir kampanya bu, çünkü popüler sesler ve sözler kullanmadıkları, bu nedenle dinleyici/izleyici oranlarını olumsuz etkiledikleri ve reklam gelirlerini düşürdükleri ileri sürülerek genel olarak Türk medyasında alternatif müziğe yer verilmiyor. Bu nedenle Türkiye'de müzik yayılmıyor, gelişmiyor, renklenmiyor ya da bunlar çok yavaş oluyor. Yenilik için alternatif müziğin (rock, elektronik, caz, vs) ve her biri kendi alanında özgün bu isimlerin desteklenmesi gerekiyor.

Haberler şimdilik böyle, herkese iyi bayramlar ve keyifli günler…

Olcay Tanberken

18 Ekim 2006 Çarşamba

Sezen Aksu: 'Allahaısmarladık'

Bir süre önce “Kaybolmayan Yıllar” adıyla eski albümlerini yeni kapak ve bilgilendirici kartonetlerle yeniden yayınlayan Sezen Aksu bu kez 1977′de yayınlanan ilk albümü “Allahaısmarladık”la, serinin en hoş sürprizlerinden biriyle karşımızda…

Şansını ‘Sezen Seley’ ismiyle yayınlanan ilk 45’liği ‘Haydi Şansım’la deneyen Sezen Aksu, bu ilk denemesinde fazla ses getirmemiş ama sonrasında özellikle ‘Kusura Bakma’ ve ‘Kaybolan Yıllar’ ile bir anda patlamış. Bir yılbaşı gecesinde çıktığı televizyon ekranıyla milyonlara seslenen, kulağındaki küpelerle ve “olmaz olsun cüzdanımda milyonlar / kalbimde sevgin oldukça / zenginlik, mal, mülk, para neye yarar / yanımda sen olmayınca” dizeleriyle hafızalara kazınan Minik Serçe, yıllar içinde giderek artan bir hayran kitlesiyle ve dillerde düşmeyen yüzlerce şarkısıyla ülkenin en sevilen sanatçılarından biri olmayı başardı.

“Allahaısmarladık” albümünde, orijinal LP’nin içindeki şarkılarının yanısıra, 1976-1979 yılları arasında yayınlanan dört 45′liğindeki şarkılar da iyileştirilmiş orijinal kayıtlarıyla yeralıyor. Türk popundaki ilk yıllarında özellikle “Olmaz Olsun”, “Kusura Bakma”, “Yaşanmamış Yıllar” ve “Seni Gidi Vurdumduymaz” gibi şarkılarıyla hafızalara kazınan Minik Serçe’nin bu albümü, hem sanatçının hayranları için hem de 45lik meraklıları için hoş bir sonbahar sürprizi oldu. Ne diyelim, darısı Ajda Pekkan'ın ve hayranlarının başına!

Afili Yalnızlık

Son günlerde radyolarda sıkça duyduğum bir şarkı bugünlerde benim de kulağımdan düşmüyor. ‘Afili Yalnızlık’la iyi bir çıkış yakalayan Emre Aydın’ın albümünde kayda değer başka şarkılar da mevcut. Özellikle ‘Belki bir gün özlersin’e de bayıldım. Şebnem Dönmez’in rol aldığı video klibinin enteresanlığı da, 2-3 sn.lik tv görüntüsü dışında Emre’nin bu klipte yeralmıyor olması.

tambatumba.com
Tamba Tumba'nın uzun bir süredir güncellenemeyen web sitesi, yeni blog-haber tarzıyla yeniden yayında...Dünden bugüne müzik haberlerinin yeraldığı sitede ayrıca çeşitli multimedia kayıtlara ve radyo programıyla ilgili geçmiş bölümlere de ulaşılabiliyor.

Olcay Tanberken

14 Ekim 2006 Cumartesi

Eurovision’a kim gidecek?

Haftanın müzik olayları içinde kuşkusuz en önemlisi Eurovision tartışmasının geçtiğimiz 2 yıla göre bu yıl biraz erken başlamasıydı. Normalde yaz sonunda karara bağlanan sanatçı seçimi ya da ulusal final ilanı en geç Eylül ayında açıklanırdı ama tartışılması için en az 3-4 ay beklenirdi. 2005 yılında sessiz sedasız gerçekleşen bir final Rimirimiley tartışmasıyla ancak Şubat’ta yankı bulmuş, geçtiğimiz yıl da TRT’nin Sibel Tüzün kararı Ocak’ta belli olmuştu. 2007 için hazırlıklara her yılki gibi yaz aylarında başlayan TRT’nin içinden çıkan isim dedikoduları bu yıl basına biraz erken sızmış gibi. Hürriyet gazetesinden Cengiz Semercioğlu’nun ‘Bu yıl Eurovision’a Zerrin Özer gidiyor’ açıklamasından sadece 2 gün geçtikten sonra bu kez Sabah gazetesi ‘Zerrin değil, rock gidecek!’ manşetiyle verdiği haberde TRT’nin Zerrin Özer yerine Lordi’den sonra bir rock grubunu tercih edeceğini yazdı. Aynı sayfada ayrıca Sertab Erener’in TRT ile 2 kez bu yılki Eurovision için konuştuklarını ama Zerrin Özer isminin geçmediği yönündeki açıklamalarından derlenen bir başka haber daha vardı. Eurovision tartışmaları biraz erken başlamakla birlikte, bu işin biraz da medya savaşına döndüğünü gösteriyor aslında. İçeriden alınan ya da duyulan bir takım bilgi ya da dedikodular, 'haberi önce biz veririz'e ve akabinde 'siz yanlışı yazarsınız, biz ise doğrusunu'ya dönebiliyor. Kimileri ise işin bu tarafı yerine medyada birtakım ünlü ismin dolaşmasını plak şirketlerinin taktiği olarak görmeyi tercih ediyor.

ATV grubunun neredeyse 2 yıldır Manga üzerine haberler yapmasını ilginç bulanlar olmakla birlikte, Zerrin Özer de kendisiyle ilgili çıkan haberi henüz yalanlamış değil. Gelin bu tartışma yerine olaya rock grubu yollamak ne kadar doğru diye düşünelim...Geçmişe dönüp baktığımızda rock müziğin Eurovision üzerinde birkaç istisna dışında etkisi olduğunu söylemek aslında pek mümkün değil. Zaten 2006’ya ve yarışmanın özellikle 2000’lerdeki gidişatına ve tavrına dikkatli bakıldığında kazananın da aslında Lordi ya da rock müzik olmadığı kolaylıkla görülebilir. Elbetteki 2007, Lordi’den esinlenen bir çok ülkenin rock müzik yollayacağı bir yıl olacaktır, ama kazanan yine rock değil farklı müzik ve farklı şov olacaktır. Kişisel fikrim, söz konusu haberlerde bahsi geçen Mor ve Ötesi, Manga ya da Duman’ın, bahsettiğimiz (ya da görmeyi istediğimiz) farklılığı yaratamayacakları yönünde. Elbette hepsi de müzikalite olarak iyi gruplardır, çok iyi müzik de yaparlar, ama o sahnede insanları ne kadar coşturabilirler?. Eğer yeniden katılmayı kabul ederlerse Athena’yı her zaman tercih ederim, ya da gerçekten rock ile katılmaksa amaç, Şebnem Ferah ya da Özlem Tekin bu iş için biçilmiş kaftandır. Yok eğer Zerrin Özer ismi doğruysa hakikaten, o da muhakkak çok iyi bir slow şarkıyla yarışmalıdır, sevilen ve deneyimli bir sanatçı olduğu için pekala sahneye de çok güzel yakışır. Aslında gönül ister ki yeter ki TRT bu yıl ve her yıl sanatçıya dil konusunda baskı yapmasın, Türkçe ya da İngilizce olsun, olmasın diye ısrar etmesin, serbest bıraksın. Bakalım Eurovision tartışması önümüzdeki günlerde başka hangi isimlerle devam edecek ya da yeni yıla girmeden sonlanacak mı?

Onikipuan.com

Türk Eurovision fanlarının yakından tanıdığı Onikipuan sitesi, şimdi yeni blog-haber tasarımıyla dikkat çekiyor. Hem TRT hem de diğer devlet televizyonlarından Eurovision’la ilgili haberleri takip edeceğiniz sitede ayrıca geçmiş yıllarla ve sanatçılarla ilgili haberlere de rastlayabilirsiniz…
http://www.onikipuan.com



Leonard Cohen yorumları

Bu yıl Filmekimi'nde müzikseverleri de cezbedecek en önemli filmlerden birisi de ünlü Kanadalı müzisyen Leonard Cohen hakkındaki 'Leonard Cohen - I'm Your Man' belgeseli. Belgeselin en çarpıcı yanı ise, U2'dan Nick Cave'e, Jarvis Cocker'dan Beth Orton'a, Rufus Wainwraight'tan Antony'ye birçok ünlü sanatçının Cohen parçalarını yorumladıkları konser görüntüleri. Bu belgeselin gösterimi sebebiyle Filmekimi kapsamında çok özel bir konser de düzenleniyor: 'Cohen - ve ben' Leonard Cohen Yorumları Konseri. Bu konserde Türk rock ve alternatif müzik sahnesinden isimler de, Cohen'in sevilen şarkılarını veya onunla bağlantılı eserleri yorumlayacak. Bu konser, yaşayan efsane Cohen ile ilgili şimdiye kadar Türk müzisyenler ile yapılmış en kapsamlı etkinlik olacak. Konsere kendi pencerelerinden Cohen yorumları ile katılacak sanatçılar Teoman, Göksel, Hayko Cepkin, Nem ve Portecho…

Olcay Tanberken

7 Ekim 2006 Cumartesi

Arşivlerde yer açın

Odeon’un ilk 3 albümü 45lik severler ve 60’lı 70’li yılları özlemle hatırlayanlar tarafından çok sevilmiş ve tutulmuş ‘Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’ serisi, uzun bir aradan sonra bu kez 4.albümle devam ediyor. Doğrusu, benzer bir proje olarak Hakan Eren’in Bir Zamanlar serisinin de müzik marketlere girmesiyle Odeon’un bu projeyi durdurduğunu düşünüyorduk ama zaten bugünün saçmalıkları arasında kendine müzikmarketlerde iyi kötü yer bulabilmiş bu ‘yerli oldies’ türünün, tıpkı Avrupa’da ve Amerika’da yıllardır olduğu gibi tutması, iyice oturması gerekiyordu. Bazıları bu albümlerin yalnızca meraklılarınca ilgi gördüğünü dile getirseler de (ki satış rakamlarının da çok iyi olması gerekmiyor aslında) henüz hiçbir şarkısı dijital ortama aktarılmamış daha bir sürü ‘gerçek’ sanatçılarımız dururken bu tür projelerin hiç aksamamasını, her sonraki albümde daha bir heyecanla devam etmesini diliyoruz.

Gelelim bu 4.albümde kimleri dinlediğimize…Nilüfer ‘Körebe’ gibi klasik olmuş bir şarkıyla bu albümde yeralırken, Tanju Okan da diskografisinin önemli bir yapıtıyla, ‘Gözünde Yaşlarla’ ile hatırlanıyor. İlk kez Kalan Müzik’in ‘Yeşilçam Şarkıları’ albümüyle bir şarkısı dijital ortama aktarılan Semiramis Pekkan Odeon’un albümünde bu kez ‘O Karanlık Gecelerde’ ile yer almış. Nur Yoldaş’ı bu albümde ‘Sultan-ı Yegah’ ile kazandığı asıl şöhretten çok önce söylediği, 1974 tarihli ‘Bile Bile’yi söylerken buluyoruz. Ajda Pekkan’dan Gönül Turgut’a bir çok sanatçı tarafından yorumlanan ‘Dünya Dönüyor’ ise ilk kez söz sahibinin, Fecri Ebcioğlu’nun yorumuyla bu albümde karşımıza çıkıyor. İlk kez 1981 Eurovision’uyla adını duyuran Ayşegül Aldinç’in Mehmet Teoman’la olan efsane düeti ‘Hastane’ de yine bu albümle ilk kez cd ortamında yayınlanan şarkılarından biri. Geçtiğimiz yıllarda Kıraç’ın yeniden gündeme getirdiği ‘Yok yok yalan deme’ de sahibinin sesinden (Ferdi Özbeğen) Bak Bir Varmış Bir Yokmuş 4.albümünde. Diğer isimlerden bazıları ise Cahit Oben, Ayla Algan, Modern Folk Üçlüsü, Nesrin Sipahi, Dario Moreno ve Juanito.

Müziğin divalarından ‘Ölmeyen Nağmeler’

Türk müziğimizin unutulmaz yıldızlarından Behiye Aksoy, Müzeyyen Senar ve Hamiyet Yüceses’in en iyi şarkılarından derlenen best of’ları EMI etiketiyle piyasaya sürüldü. Her biri kendi şarkılarıyla uzun yıllardır sevilen ve dinlenen bu 3 ismin şarkıları da böylelikle dijital ortama ve dolayısıyla gelecek kuşaklara aktarılmış oldu.

Her 3 albümün kartonetlerine yazılarıyla katkıda bulunan Naim Dilmener’e katılmamak elde değil: ‘Bu albümlerin yayınlanmasıyla birlikte, popüler müzik geçmişimizin (her biri çok önemli) onlarca şarkısı kaybolmaktan kurtulacak, geleceğe aktarılmış olacak. Bir yandan da genç kuşak, her şeyin ama (aşk-ayrılık dahil) her şeyin farklı bir duygu ve mantık ile yaşandığı ‘o eski günler’ hakkında daha fazla şey öğrenme imkanını bulacak’.

Semiramis Pekkan da artık ‘online’!

Birçoğumuz keşke müziği hiç bırakmasaydı diyoruz ama ne yazık ki Süperstar’ın kızkardeşi artık şarkı söylemiyor. Epeyce sayıda plağı ve unutulmaz şarkıları olduğu kadar birçok kez de kamera karşısına geçmiş bu dev starın da artık bir web sitesi var. Aynı zamanda sıkı bir Ajda Pekkan fanı da olan Vedat Gürtan’ın, hayranı olduğu Semiramis Pekkan’a yaptığı bu site dileriz ki Pekkan’a, uzun yıllardır ondan beklediğimiz bir ‘best of’ albümü için de bir ilham olur...

http://www.semiramispekkan.net

Olcay Tanberken

1 Ekim 2006 Pazar

Bu konserler çok konuşulacak

Hayretler içindeyim. Sadece 27 yaşındayım ve bu yaşıma kadar yerli ve yabancı birçok ismin konserini izlememe rağmen hiçbir zaman bir ağızdan bu kadar coşkuyla ve sevgiyle sahnedeki sanatçısına eşlik eden bir topluluk görmemiştim. Çoğu konseri tıklım tıklım dolu olan Türk popunun devleri Sezen Aksu, Nilüfer, Ajda Pekkan ve evet, Tarkan konserlerinde bile maalesef böyle bir seyirci olmadı, olamadı...Birçok dünya starı bu topraklardan geldi geçti, yine iddia ediyorum, böyle bir seyirciyi göremezsiniz.

Öncesini bilmiyorum ama Açıkhava, benim izlediğim son 10 yılda sanıyorum hiç bu kadar kalabalık olmamıştır. Bu havaya rağmen böyle bir izdiham yoktur eminim! Birkaç saat önce yağan yağmura bakıp da kimse kesin konser iptal edilir dememiş, 29 Eylül gecesi Açıkhava'yı doldurmuştu. "Bir mekan tam kapasite dolmuşsa daha kalabalık nasıl olabilir" diyenleriniz olabilir, ama benim bahsettiğim insan sayısı değil, sayının ötesindeki kalabalık, o kalabalığın (önler ya da arkalar değil, tüm Açıkhava'dan bahsediyorum) toplam sesi, toplam duygusu, toplam herbirşeyi...

"Bir Yıldız"la açtığı reperturarının neredeyse tamamı eski şarkılarından oluşuyordu ve son albümünden 2 şarkıyı da konserin sonuna saklamıştı. Orkestra sahnelerin en iyi isimlerinden oluşturulmuş, şarkılar bu düzenlemelerle daha da uçmuştu. İrem sadece 2 saat sahnede kaldı kalmasına ama sahneye sığmayan yüzlerce şarkısı neredeyse her seyircinin ağzından birer istek olarak havaya döküldü 2 saat boyunca. Eminim bir 3-4 saat daha sahnede kalsaydı, aynı coşkuyla aynı seyirci sonuna kadar orada kalacaktı, belki de sabahlayacaktı.

Bir sanatçı için daha gurur verici ne olabilir? Sanki bir gün bile ayrı kalmamış bir seyirci-sanatçı ilişkisi, inanması zor, abarttığımı da düşünebilirsiniz. İlhan İrem'in sıkı bir fanatiği değildim ama Türk popu için hep çok değerli biri olduğunu düşünmüşümdür. Şimdi şu noktadan sonra sanırım fikirlerimi yeniden gözden geçirmem gerekecek. Değerli lafı az kalır. Allah her sanatçıya böyle muhteşem bir sanat hayatı, böyle vefakar bir seyirci nasip etsin. 18 yıldan bahsediyoruz, 18 yıl sahnelere çıkmayan bir adamı, çoğunluğu yaşı genç olan bir seyirci izliyor ve tüm şarkılarını ezbere söylüyor. Böyle bir vaka bu topraklarda kaç kere görülmüştür?

İlhan İrem, 3 büyük ildeki 3 konseriyle tam 18 yıllık hasreti sonlandırıyor. İstanbul'daki etkileyici manzaranın aynısı, Ekim ayındaki 2 konserle daha tekrarlanacak. Biri 7 Ekim'de İzmir'de, diğeri 14 Ekim'de Ankara'da. Belki gazeteler yazmayacak, belki televizyonlar göstermeyecek bile, kimbilir? Ama Türk popunun bu mucize olayına kulaklarınızla ve gözlerinizle şahit olmak sizin elinizde...

http://www.ilhaniremkonserleri.com

Olcay Tanberken