Sakin geçen 80’lerden sonra Abone’yle başlayan ve herkesi kısa sürede etkisi altına alan 90’lı yıllar Türkçe popun yeniden şahlanışında önemli bir başlangıç oldu. Sezen Aksu ve bu güçlü markanın kanatları altından çıkan Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel, devamında Kenan Doğulu, Mustafa Sandal, Serdar Ortaç ve tabii ki daha 2.albümünde artık tahtı kimseye bırakmayacağının adeta altını çizecek olan Tarkan 90’lı yılların ilk yarısında hayatlarımıza giren isimler oldu. Şebnem Ferah ve Özlem Tekin gibi 2 çok önemli isim, içinde bulunduğumuz şu yıllarda iyice dorukta olan rock müziğin Türkçe popun hemen yanıbaşında yeralarak en az onun kadar güçlü olabileceğinin sinyallerini verdi; Mirkelam, Rafet El Roman ve Candan Erçetin’le de bu sıralarda, 90’ların ortalarında tanıştık. Hande Yener ve Işın Karaca 90’larda henüz yoktu ama kısa zamanda onlar da büyük yollar katettiler. Nilüfer, Nükhet Duru, Zerrin Özer ve bilhassa Ajda Pekkan gibi bütün bu isimlerden de önce var olanlar aralıklarla da olsa yollarına devam ettiler, yeni şarkılarıyla müzikten hiç kopmadılar. Manken-şarkıcı modası bir Demet Akalın’ı, bir Gülben Ergen’i “yarattı”. Cartel’le açılan hip-hop perdesi Ceza’ya kadar uzandı, henüz daha yeni yeni soft-rock dinlemeye alışmış bir nesil Pentagram gibi gayet sert rock yapanları da (aslında o çok fazla eleştirdikleri popülerlik erdemine nail olmalarıyla) dinledi. Avrupa’nın çoktan 80’lerde bıraktığı ska müziğini adeta Türk müziğine kazandıran Athena gibi projeler çok sevildi, sonra Mor ve Ötesi’nden Redd’e birdenbire onlarca rock grubumuz oldu.
Yukarıda saydıklarımız elbette bir anda, ya da çok tesadüfi gerçekleşmedi. Bu isimlerin dışında çok sayıda artist ve grup geldi geçti, hala da varlar (Tabii bir o kadar sayıda da tarz denendi). Ama kalıcı olmak ya da kitlelere seslenmek başka bir şey işte. “Öyle bütün meydanları tek başına dolduracak, milyonlara seslenecek bir starımız yok” sözü, Tarkan dışında hala geçerliliğini koruyor sanki. Zaman zaman K.Doğulu-M.Sandal-S.Ortaç gibi diğer güçlü isimlerin kıskacında kalsa ve son albümüne dudak büküldüyse de yine de zirveyi kaptırmayacak gibi gözüküyor. Bayanlar liginde ise listenin tepesinde Sertab Erener’den başkasını görmüyorum, özellikle Eurovision başarısından sonra dinleyici kitlesinin yaş aralığı çok genişledi. Hande Yener ve Candan Erçetin’se ilk 3’ü paylaşan diğer isimler. Ancak tabii artık 2000’lerin ikinci yarısındayız ve yukarıda saydığımız tüm isimler de tıpkı kendilerinden öncekiler gibi yerlerini yavaş yavaş yeni ve genç isimlere bırakıyor. Korsan ve mp3'le dibe vuran albüm satışları yüzünden kapanmanın eşiğine gelen plak piyasası şimdi yeni formüller, yeni arayışlar içinde. Bu süreçte de şahlanıp öne çıkan isimler yok değil. Şimdi Nil Karaibrahimgil gibi reklamcı yönünü şarkılarına çok iyi adapte edebilen başarılarımız, Hepsi gibi R&B grubumuz bile var. Ve şu da bir gerçek, ne olursa olsun starlar her zaman bir yerlerden çıkar ve şarkıları, yorumları ve görünüşleriyle dikkat çekmeyi başarırlar. 2000’lerin kendi starını çıkarması için önünde 4 yılı daha var gerçi ama belli mi olur? Yakın zamanda bir Yalın ve Keremcem örneklerini çıkaran müzik dünyası şimdi de güçlü bir isimle, Murat Boz’la çalkalanacağının sinyallerini veriyor gibi. Kadınlarda ise açıkçası hem ses ve yorumu hem de fiziğiyle “işte bu” dedirtecek bir starımız olamadı gitti, bakalım önümüzdeki zaman ne gösterecek?…
2 yeni ses
Bugünlerde kafayı Paranoyak şarkısına taktım, dilime çabuk dolandı. Kimmiş bu kız aradım, buldum, albümle ilgili ilk izlenimlerim ortanın birazcık üstü. Yine de bu şarkısıyla Ebru Elver, iyi bir çıkış yapmışa benziyor.
Nez’in yeni albümündeki İngilizce şarkıları güzel olmasına güzeldi ama sayıca biraz fazlaydı. Tabii bunu söylediğimde henüz Eylem diye bir isimden ve albümünden haberim yoktu. Meğer radyolarda sıkça çalan Aman'ı söyleyen
oymuş. Albümdeki şarkılar da fena değil doğrusu, ancak bir nokta var ki o da yarısı İngilizce, diğer yarısındakilerin bir kısmında da İngilizce sözler geçiyor. Haydi Tarkan ve Sertab gibi yurtdışı hedefi olanları anlayabiliriz de, Türk pop piyasasına İngilizce şarkılarla merhaba demek de neyin nesi oluyor?
Olcay Tanberken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder