(21.08.2009/Turk.Net)
Nereden başlasak, nasıl anlatsak?
20 Ağustos Perşembe Harbiye Ajda Pekkan konserini izlemeye gelenler gerçek anlamda unutulmaz bir gece yaşadılar desek sanırım abartmış olmayız. Geceye Tarkan'la olan düeti damgasını vurdu kuşkusuz ama konserin kendisi de Ajda'nın baştan sona bu ülkenin tek gerçek starı olduğunu ve her şarkısının kalplere kazındığını bir kez daha ortaya koydu. Açıkhava'nın bu denli kalabalık olduğuna birçok defa şahit olmuştum, çok özel konser ve gösterilerde. Ama bu geceki bir başkaydı gerçekten, ki bunda 2009 yazına ve yılına damgasını vuran "Resim" şarkısının da büyük payı elbette ki vardı.
Sahneye Nur Yerlitaş imzalı beyazlar içinde bir kıyafet ve yüzünde bir maske ile gelen Süperstar konserine Strech'le giriş yaptı, Flu Gibi'yle devam etti. "Çerçeve değil, resim arıyorum" dediğinde Açıkhava yeri göğü inletti, hep bir ağızdan şarkıyı söyledi. Bir ara Düşünme Hiç'i ve Sihirli Aşk'ı söylerken kendimden geçtiğimi hatırlıyorum.
Verilen kısa bir aranın ardından Bir Günah Gibi ve Hancı gibi klasiklerini potbori şeklinde paylaşan Ajda'nın ikinci kıyafeti de son derece göz kamaştırıcıydı doğrusu. Ayağındaki rahatsızlığa rağmen gösterdiği muhteşem sahne performansına diyecek söz yoktu bile. Aşkın Arsunan şefliğindeki orkestranın etkileyici müziklerinden en çok Palavra'ya ve Oyalama Beni'ye bayıldım. Amazon'un altyapısı kullanılarak ortaya çıkarılan Palavra'da bomba gibi bir düzenlemeye imza atılmış ve şarkı sanki yine, yeniden doğmuş. Doğrusu konserin en en beğendiğim şarkısı bu oldu.
Bir süre sonra göz kamaştırıcı bir başka kıyafetle Ajda sahneye döndü dönmesine ama, Kimler Geldi Kimler Geçti'yi bir başkası söylemeye başlamıştı bile! Ve birkaç kuple sonra da Tarkan belirivermişti işte orada, Süperstar'ın yanıbaşında. Açıkhava'yı görmeliydiniz. Nasıl bir şok, nasıl bir coşkulu tezahürat ve alkış fırtınası, yok böyle birşey! Birlikte söyledikleri bu ilk şarkılarının ardından "Gerçekten de kimler geldi kimler geçti ama bir Ajda Pekkan daha gelmedi, gelemez" diyen Megastar ile Süperstar popüler müzik tarihimizin en önemli 2 figürü oldular ama dün geceye kadar hiç birlikte sahne almamışlardı nedense. O yüzden bu düetin bir önemi ve güzelliği vardı. Hemen ardından Şıkıdım'ı da söylediler ama seyirci Tarkan'ı bırakmadı ve son olarak Gül Döktüm Yollarına'yı da beraber seslendirdiler. Ajda konser repertuarına Nilüfer'in Mavilim şarkısını da eklemiş ki, çok da iyi yapmış. Kapanışı bir kez daha Resim ile yapan Süperstar, bis'te ise Son Yolcu'yı söylemeye başlamıştı ki birden orkestraya dönerek en tatlı tonuyla "İtalyanca söyleyebilir miyim?" diyerek şarkıya bu kez İtalyanca (Senzo Fiato) olarak girdi.
Peki teknik aksaklıklar olmadı mı hiç? Ajda sahnede o kadar tatlı ve ışıl ışıl parlayan bir yıldızdı ki, kimse o aksaklıkları farketmedi, önemsemedi bile. Orkestranın çok iyi elemanlardan kurulu olmasının dışında vokallerde Tuba Önal ve Sibel Gürsoy'a rastlamak sürprizdi, her zamanki gibi harikaydılar. Her ikisi de müthiş ses olan bu ikili yakında Sarı Siyah adıyla Moda'da yeni bir projeyle sevenleriyle buluşacaklar. Bir başka not da Ayşegül Aldinç'ten. Gecenin sonunda rastladığımız sanatçı çok yakında çıkacak yeni albümünün kayıtlarının tamamlandığını ve "Düşünme Hiç" şarkısında da Süperstar ile bir düet yaptıklarını müjdeledi.
İşte böyle. Her aşkın ve her devrin kadını Ajda Pekkan, bir kez, bir kez daha kalplerimizi tam hedeften, onikiden vurdu.
Herkese müzik dolu günler..
(Eğer sıkı bir Ajda fanıysanız, Ajda Pekkan Fan Club'ın katkılarıyla hazırlanan Forever Ajda partisine de bekleriz:) Tarih, 28 Ağustos Cuma. Yer, Studio Live. Saat, 22:00)
(Fotoğraf: Şükran Herçiçek)
Olcay Tanberken
Olcay Tanberken'in 2006-2010 yılları arasında Turk.Net'te yayınlanan köşe yazıları
22 Ağustos 2009 Cumartesi
2 Ağustos 2009 Pazar
Dur Bakalım orda!
(01.08.2009/Turk.Net)
2009 yazının pek hareketli geçtiğini söyleyemeyiz. Tabii müzik piyasası anlamında konuşuyorum. Birkaç albüm var adından söz ettiren ama bu yaza damgasını vuran bir albümü de telaffuz edemiyor henüz hiç kimse. Bakalım son günlerde neler dinleniyor, neler konuşuluyor..
Mustafa Sandal'ın "Karizma"sı beklentilerin biraz altında kalsa da, uzun vadede Sandal'ın kariyerinde söz ettirecek bir çalışma olmuş bana kalırsa. Hafiften 90'lar esintisi hissetmemek elde değil. Demo, Ateş Et ve Unut, Deli Yangın, Var mısın Yok musun gibi şarkılar birçoklarının şimdiden favorisi olmuş durumda.
Powerturk'ün Nilüfer'e yaptığı saygısızlık, rakip kanalın işine gelmiş olacak ki Türk popunun bu değerli sesi Kral Tv tarafından bir tür sahiplenme yaşadı diyebiliriz. Yeni albümü Hayal ile Kral'ın müzik listelerinde haftalarca 1 numarada kalmayı başardı, Nilüfer. Powerturk'ünkine benzer bir saygısızlığa da yakın zamanda şahit olmuştuk aslında. MTV Türkiye yayına başladığında Ajda Pekkan'ın kliplerini yayınlamayacağını duyurmuştu ve neden olarak da hedef kitlesini göstermişti. Tabii yaptıkları saçmalığı anlayınca da mecburen geri adım atmışlardı. Nilüfer olayında da aynısı olacaktır muhakkak. Ki kanalın "şarkıları bilgisayar seçiyor bizim bir suçumuz yok" açıklaması da bir hayli komikti doğrusu, şarkı sıralarını seçen bilgisayar olabilir ama onları sıralaması için o listeye koyan da mı makineler? Albüme gelirsek belki bir önceki albümü "Karar Verdim" kadar iddialı ve cesur bir çıkış diyemeyiz, ancak Nilüfer'in kariyerine oldukça yakışan hoş ve dingin bir albüm gerçekten. Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Sinan Akçıl dahil olmak üzere birçok isimle çalışan Nilüfer bu albümde özellikle slowlarıyla hatırlanacak. "Bir bilseydin"in ardından çektiği 2. video klibi "Yaramaz" dışında slowlardan "Sen ve Ben", albümdeki kişisel favorim.
Son zamanlarda duyduğum en başarılı işlerden birini dinledim geçenlerde. Sesiyle, enerjisiyle ve dramatik vokaliyle umut vaadeden Demet Tuncer'den yepyeni bir single çalışması: Dur Bakalım (Lela Lela). Ukrayna dolaylarına ait bu anonim ezgiye Müfide İnselel'in yazdığı sözlerle ilk kez düzenleme yapılmış ve müthiş enerjik, müthiş bir Balkan şarkısı çıkmış ortaya. Kaçırmayın derim ben!
Göksel'in nostaljik şarkılar söylediği son albümü epey bir tuttu gibi gözlemliyorum. Özellikle sponsoru olan içecek firmasının Göksel'li reklamları albüm satışlarına da yansımış durumda. Geçen hafta Kuruçeşme Arena'da verdiği konser de bunun bir kanıtı gibiydi. Mekan hıncahınç doluydu ve gelenlerin çoğu da gençti.Zaten tarzı itibariyle nostaljik bir görünümü olan Göksel bunu şarkılarına da yansıtmayı iyi başarmış
Suzan Kardeş'in "Makyaj Odası Şarkıları"nı duymuşsunuzdur. Kardeş'in yıllarca makyözlüğünü yaptığı bir çok ismin şarkılar söylediği hoş bir çalışma olmuş. Nejat İşler'den Demet Akbağ'a, Oya Başar'dan Yılmaz Erdoğan'a, Özgü Namal'dan Meltem Cumbul'a kadar pek çok sürpriz var bu albümde. Tabii Minik Serçe de olmazsa olmazlardan, Eğreti Gelin'de yer alan aynı adlı Sezen Aksu şarkısı da bu albümde yerini almış.
Geçen haftanın en çok konuşulanlarından biri de Madonna'nın Türkiye'ye konsere geleceği haberiydi. Tarih bile belirlemişler, duy da inanma. Gel gör ki Madonna'nın resmi sitesinde bile olmayan bir tarih, bu asılsız haberin kaynağı da belli değil üstelik. Madonna Türkiye'ye gelecek mi sorunsalı Zeki Müren Bizi de görecekmi'sine benzemeye başladı yavaştan. Sahi, bu kadın artık ne zaman gelecek ülkemize yahu, nedir yani Madonna'yı getirmekten aciz mi ülkemizdeki organizatörler, nerde bu devlet, nerdesiniz sponsorlar? Bir el atın şu işe de bir dünya gözüyle görelim de içimiz rahat gidelim öbür tarafa, değil mi ama? Zaten Michael Jackson da terketti bu diyarları, keyfimiz iyice kaçtı ya.
Herkese müzik dolu günler..
Olcay Tanberken
2009 yazının pek hareketli geçtiğini söyleyemeyiz. Tabii müzik piyasası anlamında konuşuyorum. Birkaç albüm var adından söz ettiren ama bu yaza damgasını vuran bir albümü de telaffuz edemiyor henüz hiç kimse. Bakalım son günlerde neler dinleniyor, neler konuşuluyor..
Mustafa Sandal'ın "Karizma"sı beklentilerin biraz altında kalsa da, uzun vadede Sandal'ın kariyerinde söz ettirecek bir çalışma olmuş bana kalırsa. Hafiften 90'lar esintisi hissetmemek elde değil. Demo, Ateş Et ve Unut, Deli Yangın, Var mısın Yok musun gibi şarkılar birçoklarının şimdiden favorisi olmuş durumda.
Powerturk'ün Nilüfer'e yaptığı saygısızlık, rakip kanalın işine gelmiş olacak ki Türk popunun bu değerli sesi Kral Tv tarafından bir tür sahiplenme yaşadı diyebiliriz. Yeni albümü Hayal ile Kral'ın müzik listelerinde haftalarca 1 numarada kalmayı başardı, Nilüfer. Powerturk'ünkine benzer bir saygısızlığa da yakın zamanda şahit olmuştuk aslında. MTV Türkiye yayına başladığında Ajda Pekkan'ın kliplerini yayınlamayacağını duyurmuştu ve neden olarak da hedef kitlesini göstermişti. Tabii yaptıkları saçmalığı anlayınca da mecburen geri adım atmışlardı. Nilüfer olayında da aynısı olacaktır muhakkak. Ki kanalın "şarkıları bilgisayar seçiyor bizim bir suçumuz yok" açıklaması da bir hayli komikti doğrusu, şarkı sıralarını seçen bilgisayar olabilir ama onları sıralaması için o listeye koyan da mı makineler? Albüme gelirsek belki bir önceki albümü "Karar Verdim" kadar iddialı ve cesur bir çıkış diyemeyiz, ancak Nilüfer'in kariyerine oldukça yakışan hoş ve dingin bir albüm gerçekten. Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Sinan Akçıl dahil olmak üzere birçok isimle çalışan Nilüfer bu albümde özellikle slowlarıyla hatırlanacak. "Bir bilseydin"in ardından çektiği 2. video klibi "Yaramaz" dışında slowlardan "Sen ve Ben", albümdeki kişisel favorim.
Son zamanlarda duyduğum en başarılı işlerden birini dinledim geçenlerde. Sesiyle, enerjisiyle ve dramatik vokaliyle umut vaadeden Demet Tuncer'den yepyeni bir single çalışması: Dur Bakalım (Lela Lela). Ukrayna dolaylarına ait bu anonim ezgiye Müfide İnselel'in yazdığı sözlerle ilk kez düzenleme yapılmış ve müthiş enerjik, müthiş bir Balkan şarkısı çıkmış ortaya. Kaçırmayın derim ben!
Göksel'in nostaljik şarkılar söylediği son albümü epey bir tuttu gibi gözlemliyorum. Özellikle sponsoru olan içecek firmasının Göksel'li reklamları albüm satışlarına da yansımış durumda. Geçen hafta Kuruçeşme Arena'da verdiği konser de bunun bir kanıtı gibiydi. Mekan hıncahınç doluydu ve gelenlerin çoğu da gençti.Zaten tarzı itibariyle nostaljik bir görünümü olan Göksel bunu şarkılarına da yansıtmayı iyi başarmış
Suzan Kardeş'in "Makyaj Odası Şarkıları"nı duymuşsunuzdur. Kardeş'in yıllarca makyözlüğünü yaptığı bir çok ismin şarkılar söylediği hoş bir çalışma olmuş. Nejat İşler'den Demet Akbağ'a, Oya Başar'dan Yılmaz Erdoğan'a, Özgü Namal'dan Meltem Cumbul'a kadar pek çok sürpriz var bu albümde. Tabii Minik Serçe de olmazsa olmazlardan, Eğreti Gelin'de yer alan aynı adlı Sezen Aksu şarkısı da bu albümde yerini almış.
Geçen haftanın en çok konuşulanlarından biri de Madonna'nın Türkiye'ye konsere geleceği haberiydi. Tarih bile belirlemişler, duy da inanma. Gel gör ki Madonna'nın resmi sitesinde bile olmayan bir tarih, bu asılsız haberin kaynağı da belli değil üstelik. Madonna Türkiye'ye gelecek mi sorunsalı Zeki Müren Bizi de görecekmi'sine benzemeye başladı yavaştan. Sahi, bu kadın artık ne zaman gelecek ülkemize yahu, nedir yani Madonna'yı getirmekten aciz mi ülkemizdeki organizatörler, nerde bu devlet, nerdesiniz sponsorlar? Bir el atın şu işe de bir dünya gözüyle görelim de içimiz rahat gidelim öbür tarafa, değil mi ama? Zaten Michael Jackson da terketti bu diyarları, keyfimiz iyice kaçtı ya.
Herkese müzik dolu günler..
Olcay Tanberken
Etiketler:
demet tuncer,
göksel,
mustafa sandal,
nilüfer,
suzan kardeş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)