Her yerde müzik.
Sadece müzik!
Müzik müzik müzik..
Hayatımıza fon oluşturan bütün ezgiler kafamızda çınlıyor çoğu zaman. Yağmurlu ya da güneşli, karamsar ya da mutlu farketmez. Havamız, havanız nasıl olursa olsun, her şarkının, her bir notanın ayrı değeri var, değil mi ama?
Şu aralar "Nil Kıyısında" ile "Aşk'ın Halleri"ni düşürmüyorum kulağımdan. Nil Karaibrahimgil de,
Zuhal Olcay da yılın kuşkusuz en dikkat çekici albümlerine imza atmışlar. Müziğe gerçekten
aşık her 2 kadın da, her albümde beni bir kez daha hayran bırakıyor kendilerine.
Bir arkadaşım Yasemin Mori'nin albümünü hediye etti, "beğenirsin sen, çok güzel" diye ekleyerek.
Çok kişiden "2008'in en iyisi" diye duymuştum bu arşivime katmayı hep ertelediğim "Hayvanlar" adlı albümü. En iyisi mi bilemiyorum, ama gerçekten
takdirlik, özgün bir çalışma olmuş. Sesi çok etkileyici bir kere. Başka bir zaman bilahare değineceğim bu kıza.
Hande Yener şu sıralar yeni albümü Hayrola ile müzik-magazin basınını epey bir meşgul ediyor.
Albümle aynı adlı parçayı çıkış parçası olarak seçmesine -ne yalan söyleyeyim- pek anlam veremedim.
Nasıl Delirdim ve Hipnoz'dan sonra biraz daha farklı birşeyler bekliyordum, bekliyorduk sanki.
Kariyerinin bence şimdiye kadarki en en en iyisi Apayrı ile girdiği yolda "yenilikçi" olması ve bu imajla bir kitleyi peşinden sürüklemesi, tarzına artık biraz daha farklı şeyler katması beklentisini de getiriyor ister istemez. Hipnoz'un biraz soğuk bir albüm olarak hafızalara kazındığını kendisi de söylemişti bir röportajında. Bu kez dinleyiciye biraz daha yaklaşmış gözüküyor. Şarkılara gelince, Ok Yay'a bayıldığımı söyleyebilirim, mutlaka dikkat çekecektir. Son albümde Mor ve Ötesi'nden şarkı sözü alan Hande Yener, bu defa Siz adlı şarkısı için Aylin Aslım'ın kapısını çalmış. Fena da olmamış hani, beğendim. Arsız şarkısında ise Teoman'ın sesini fazla yüksek buldum, ne gerek vardı? Albümün sonunda En Uzun Gece diye bir şarkı var ki, o da bu albümün sayılı iyilerinden biri.
Hande Yener ve stilisti-ekürisi Kemal Doğulu dışında popüler-elektronik sahalara inenlerin sayısı da
yavaştan artıyor gibi sanki. Geçen yıl kendisinden beklenmeyecek bir performansla son derece güzel albümüyle şaşırtan Ayşe Hatun Önal'dan sonra bu kez eski popçulardan Mine de, yaklaşık 15 yıllık suskunluğunu EMI etiketiyle çıkardığı "Benim Günüm" adlı bir albümle bozdu. 5 şarkılık bu elektro-pop albüm en değerli köşeme yerleşti bile. Ajlan-Mine imgesinin bir hatrı olmalı ne de olsa. Ayrıca ve öte yandan çok da iyi bir sanatçı, Mine. Yeni tarzıyla aradan geçen yılları kolay unutturacağa benziyor, benden söylemesi.
Ossi Müzik etiketli 3 "En İyileriyle" albümünü almış olmalısınız. 'Eski Sevgili' ve 'Unutulur' gibi şarkılarıyla beni hep mest etmiş Banu, 'Kafadar' ve 'Çingene' gibi hitleriyle hatırlanan Lale Belkıs ve Türk pop tarihimizin ilk "proje" grubu sayılan Cici Kızlar'ın kısa geçmişini takiben
solo kariyeriyle 80'lere dek kulağımızda olan Bilgen Bengü. 3 albüm de evladiyelik gerçekten..
Başka neler mi dinleniyor şu aralar? Murat Dalkılıç'tan 'Kasaba', Teoman'dan 'Çoban Yıldızı',
Gökçe'den '5 Kuruş', gözlemlediğim kadarıyla. Dahası yok mu? Var tabii de, yetişmek ne mümkün her birine. Gün geçmiyor ki kulağımıza yeni bir şarkı çalınmasın. Ama asıl sorun şu ki, hangi birini aklımızda tutabiliyoruz ki
artık? Yaşlanıyoruz heyhat, ve lakin şarkılar nesil atlıyor. Başka açıklaması var mı?
Nesiller devam eder ama Türk popu her daim genç kalmalı oysa. Kuralı bozmayalım ve biz de genç kalalım o halde:
Anne bu çalan ne?
Olcay Tanberken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder