25 Kasım 2006 Cumartesi

Hayatımızın Fon Müziği

NTV’nin ilk bölümü 17 Kasım’da yayınlanacağı duyurulan ‘Hayatımızın Fon Müziği’ adlı müzik belgeseli, yapılan son değişiklikle 29 Kasım’a ertelenmiş. 60’lardan bugüne hayatımıza yön veren Türkçe şarkılar, etkileri ve yıllar sonra popülerliklerini koruma nedenlerinin sorgulanacağı ve Ömer Özgüner, Naim Dilmener, Can Kozanoğlu gibi isimlerin danışmanlığında yapılan belgeselin yönetmeni Nedim Hazar. Hazar, daha önce Burhan Öçal & Trakya All Stars, Mercan Dede ve Özcan Deniz için belgeseller hazırlamıştı. 45’er dakikalık belgesel 15 günde bir Cuma geceleri yayınlanacak.

NTV Genel Müdürü Cem Aydın’ın açıklamasına göre projede ilk düşünce müzik tarihimizi kronolojik olarak dönemin konserlerinden, olaylarından ve yarışmalarından derlenen görüntüler eşliğinde incelemekmiş ancak 60′lı ve 70′li yılların görüntüleri için TRT yüksek ücretler isteyince şarkılardan yola çıkılmış ve belgesel de şarkılar üzerine kurulmuş. “Hayatımızın fon müziği” belgeselinin ilk 4 bölümünün konuları ise şöyle belirlenmiş:
1- Kimler Geldi Kimler Geçti / 60’lı ve 70’li Yıllar (Ana Konuk: Ajda Pekkan, Diğer konuklar: Fikret Şeneş, Nükhet Duru, Seyyal Taner, Erol Evgin, Alpay)
2- Benimle Oynar mısın / Şehir müziği (Ana Konuk: Bülent Ortaçgil, Diğer Konuklar: Ali Kocatepe, Yeni Türkü, Erkan Oğur, Orhan Kahyaoğlu)
3- Kara Tren / Türküler ve muhalif müzik (Ana Konuk: Sabahat Akkiraz)
4- Kaybolan Yıllar / 80’li yıllar (Ana konuk: Sezen Aksu)

Ömür Göksel: ‘A Touch of Love’
Bir zamanlar altın plaklarla ödüllendirilen ve çok sevilen şarkılar yorumlayan Ömür Göksel, dünya müziğinin önemli klasiklerini yorumladığı ‘A Touch of Quality’ albümünün başarısından sonra satış listelerini şimdi de ‘A Touch of Love’ albümüyle zorluyor. “Fly met o the moon”, “Autum Leaves”, “The girl from İpanema”, “Yesterday when I was Young” “Perhaps” ve “Those were the days” gibi şarkıların yeraldığı albüm çift cd’den ve 24 şarkıdan oluşuyor.

Olcay Tanberken

22 Kasım 2006 Çarşamba

Tuba Önal'dan yeni albüm müjdesi

Geçtiğimiz haftaya damga vuran MTV Türkiye’nin 30 yaş vetosu ile ilgili tartışmalar, açılış partisine de damga vurmuş ve Esra Oflaz hanımefedi haberlerin gerçeği yansıtmadığını iletmişti. Kendisi, Sezen Aksu ve Ajda Pekkan’ın yaşları ileri oldukları gerekçesiyle kliplerinin MTV Türkiye’de yayınlanmayacağı yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak, ”Sezen Aksu ve Ajda Pekkan gibi çok değerli sanatçılarımızın yaşlarından dolayı kliplerinin MTV Türkiye’de yayınlanmayacağına dair çıkan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Kaldı ki, Sezen Aksu’nun Ceza ile yaptığı düeti MTV Türkiyede yayınlamak istiyoruz. Klip seçerken en önemli kriterimiz MTV’nin global yayın politikasına uygun olması. Burada dikkate aldığımız müziğin tınısı, yüksek mastering kalitesi ve klibin görsel kalitesidir. Bu politikayı MTV ailesinin 72. üyesi olarak bizler de devam ettireceğiz. Mustafa Sandal klibi, henüz MTV Türkiye’de yayınlanmamakta, ama altını çizerek tekrar söylemek istiyorum bu hiçbir zaman yayınlanmayacak anlamına gelmiyor. Her proje tek tek değerlendiriliyor” diye konuşmuş. Doğrusu bu açıklama kimi ne kadar tatmin etti bilemiyorum ama beni pek tatmin etmediğini söyleyebilirim. Yine de her kanalın kendi yayın politikasına karışamayacağımızı ama bu uygulamayı da çok yanlış bulduğumuzu söylemeden geçmeyelim…

Türkiye’nin bence en iyi kadın vokallerinden biri olan ve 2000 yılında yayınladığı ‘Onun adı aşk’ albümünde yorumladığı şarkılarla hafızalara kazınan Tuba Önal, 24 Kasım Cuma akşamından itibaren Elite Plaza’da sahne almaya hazırlanıyormuş. Birçok reklam filminden sesine aşina olduğumuz sanatçı, geçirdiği trafik kazasından sonra uzun bir ara verdiği 2.albüm hazırlıklarına yeniden girişmiş ve albümünü tamamlayarak yeni bir plak şirketi aramaya koyulmuş.

Sibel Tüzün Yunanistan yolunda…

İçinde ‘Süperstar’ şarkısının da yeraldığı yeni bir albümü önümüzdeki haftalarda uluslar arası bir şirket tarafından Yunanistan’da yayınlanacak olan Sibel Tüzün, albümü için oldukça heyecanlı. Süperstar’ın ve bazı eski parçalarının Yunancasını da bu albüme koyan Tüzün, bu Cuma'dan itibaren Çengelköy'de Del Mare Club'da İngilizce bir repertuarla sahne almaya başlayacakmış. Türk popunun önemli vokallerinden biri olan sanatçıyı canlı canlı izlemek isteyenler kaçırmasın...

Eurovision temsilcimiz ne zaman açıklanacak?

2007’de ülkemizi Eurovision’da kimin temsil edeceği yönünde hemen her gün dedikodu kazanında kaynayan isimler artmaya devam ediyor. Son günlerde basında yeralan Hepsi grubu haberlerinden sonra, Kenan Doğulu, Murat Boz ve Emre Altuğ gibi sanatçı isimleri de yarışma için aday gösterilenlerden bazıları olarak çeşitli platformlarda geçmeye başladı. TRT’nin 1-2 hafta açıklaması beklenen isim bakalım kaçımızı şaşırtacak ya da başarılı bir sonuç için heyecanlandıracak?

Olcay Tanberken

18 Kasım 2006 Cumartesi

Kendi kalene gol atmak diye buna denir

Tam da ‘ne güzel bak bizim de MTV’miz var, eller çatlasın’ pozisyonunda göğsümüzü kabartan MTV Türkiye’nin yayına başlamasıyla sevinmiştik ki, acı haber genel müdür Esra Oflaz Güvenkaya’nın açıklamalarıyla tez zamanda ülke gündemine bomba gibi düştü. Ajda Pekkan ve Sezen Aksu gibi yaşlı(!!!) sanatçıların video klipleri bu ekranda yayınlanmayacakmış! Doğru okudunuz, ben de Sabah’taki bu röportajı okurken gözlerime inanamayıp satırları yeniden okudum ama hayır, gördüğüm hatalı değildi ne yazık ki. Gerçi her ne kadar MTV’den bu açıklamanın çarpıtıldığı yönünde duyumlar aldıysak da, bu röportajda da belirtildiği gibi bu kanalın bir stratejisi varmış ve bizim bu ekranda ne izleyip izlemediğimize ‘merkez’ karar veriyormuş. Biri bunun şaka olduğunu söylesin, yoksa bir reklam kokusu mu alıyorum?

Tabii tartışmalar bir anda alevlenince bugün yine gazetelerde tepkiler sürüyordu. 30 yaşını aşan sanatçıların yaşlı bulunduğu gerekçesiyle kanalda yer alamayacağı gibi bir haber, bomba değil de nedir zaten? Sezen Aksu özellikle 80lerdeki etkisi ve 90lardaki pop patlamasına olan katkısıyla yerleştiği ve bir daha da çıkmadığı kalplerde hala ilk günkü tazeliğini koruyor ve bugün bile hala mesleğinin doruğunda şarkılar üretebiliyor, piyasaya bir çok genç sanatçı hazırlıyorken neden MTV ‘Türkiye’de (tırnak içindeki ülke adına lütfen dikkat) yer alamayacağının nasıl bir açıklaması olabilir? Yüzünü tümüyle batıya çevirmiş bir ülkeye adeta müziğiyle ve herşeyiyle öncülük etmiş ve yurtdışında birçok festival ve yarışmada ülkemizi temsil etmiş, bilmem kaç küsur ülkede farklı dillerdeki onlarca şarkısıyla albümleri yayınlanmış Ajda Pekkan gibi bir divanın gayet trendy olan ve haftalarca satış listelerinin en üstlerinde yeralan son albümünün neden bu kanalda yer alamayacağını bir dinleyici olarak gerçekten merak ediyorum. Klipleri MTV Europe’da bile yeralmış olan, Avrupa’nın bazı ülkelerinde ve özellikle Almanya’da milliyeti ‘Türk’ olmayan ciddi bir fan kitlesine sahip bir Mustafa Sandal’a ya da Eurovision gururumuz Sertab Erener’e yaşları 30’u çoktan aştı diye sırt çevirmek hangi akla hizmet ediyor? Türkçe popta son yılların en iyi çıkışlarından birini yapan Murat Boz'un kliplerini bile tarzı uygun değil diyerek veto eden MTV Türkiye ne yapmaya çalışıyor?

Türkiye'de her yaştan dinleyicisi olan ve 'Türkçe pop' kategorisi içinde yeralan 2 çok büyük star başta olmak üzere, sadece yaşı dolayısıyla bazı sanatçılara ambargo konulması bir hayal kırıklığından öte, bu sanatçılara ve Türk dinleyicine yapılan bir ‘ayıp’tır. Kendilerine 'Ama Madonna 48, Tarkan da 33 yaşında, onları neden yayınlıyorsunuz' sorusuna ise, 'Evet onlar da bizim yaş sınırımızın üstündeler ama izleyici onları genç kategorisine koyuyor' gibi bir cevap veren bir kanalın Türkiye'de tepki çekmemesi olanaksızdır.

McDonalds'ın bile bulunduğu her ülkede oraya özgü hamburger yaptığı bir dünyada yaşıyoruz ve birçok ülkede olduğu gibi ‘pop müziğin’ bu ülkede de bir standardı yok ve değişime ve devinime her zaman açık bir tür. Dolayısıyla ‘Konu yaş değil, aslında biz Türkçe popu avam buluyoruz’ denilseydi inanın en azından bir tutarlılık olurdu, o zaman neden isminin içinde Türkiye geçen bir kanalı bu ülkede kurdunuz ki? Aslında tartışılması gereken asıl nokta belki de bu kanalın Türkçe popun kendi içindeki gelişimine ya da değişimine nasıl ve ne şekilde müdahale hakkı olabileceği olabilir. Her sanatçının her yaştan dinleyeni olabileceğini ve her sanatçının da her yaşa hitaben şarkı yapabileceği gerçeğini birilerinin görmesini ve ‘Türkçe pop’un tarzının ne olabileceğine ya da ‘hangi kısmının’ sansürlenebileceğine -hele hele içimizden olmayan- birilerinin karışmamalarını diliyorum.

Olcay Tanberken

15 Kasım 2006 Çarşamba

‘Pişmeyen’ Pişti sona erdi!

Cool Kadın'la Ajda Pekkan yalnızca son yılların en başarılı albümlerinden birini yapmakla kalmadı, piyasanın bugün geldiği kalite açısından adeta ‘yerlerde sürünen’ noktasında kendi müzik yolculuğunun da parlak çıkışlarından birini yapmayı kesinlikle başardı. Bununla birlikte Sezen Aksu’nun da desteği sadece bestesiyle değil, markasıyla da, bu markanın yarattığı ekibiyle de olmuştur. Sezen Aksu ve Ajda Pekkan, bugün neredeyse her sanatçının bir diğerinin arkasını kazdığı bir ortamda geçmişten gelen bir sahne-saygı-tecrübe geleneğine de bağlı kalarak dostluklarını sergilemekten ve yan yana durmaktan kaçmamışlar, hatta bundan müthiş de keyif almışlardır. Ortaya çıkarılan ürün de bu desteğin ne kadar doğru olduğunu, ne kadar Ajda Pekkan’a yakışır, dört dörtlük bir iş olduğunu adeta kanıtlar nitelikte…

Ne var ki bu muhteşem albümün promosyon kısmında gerek DMC'den gerekse Superstar’ın ekibi tarafından kaynaklanan eksiklikler de gözden kaçmıyor. Nitekim albume, yeni kliplere, Türk müzik tarihinin yıllardır hasret olduğu ve formatı ne olursa olsun (DVD, CD-Box set, kıtap, vs.) acilen cok kapsamlı bir 'Ajda Pekkan Collectıon' türünden projelere odaklanılması gerekirken ‘Reha Muhtar yayıncılığının(!)’ son dehası Pişti’de Ajda Pekkan’ı görmek hayranları olduğu gibi ekran başındakileri de pek memnun etmedi. Bunda elbette yayıncılık tarihimizin -bence- hem format hem de içerik açısında başarısız yapıtlarından birinde yer almasının da payı olduğu gibi, bu programın Süperstar'ın müzik kariyerine de bir artısı olmamasının payı büyüktü. Son 2 haftada Muhtar’ın tartışmak için seçtiği ilginç (!) konulara ilaveten Ajdar’ı da programa konuk etmesi Pekkan hayranları için bardağı taşıran son damla olmuştu ki, hafta başındaki programın yayına girmemesiyle ve Show Tv’den yapılan açıklamaya göre programın düşük reyting yüzünden yayından kalkmasıyla herkes gibi ben de derin bir nefes aldım. Süperstar umarım şimdi Cool Kadın’ın diğer şarkılarına ve yeni projelerine odaklanmak için hayranlarının sesini dinler…

'Hayatımızın fon müziği'
NTV “Hayatımızın Fon Müziği” adlı yeni bir belgesel yayımlamaya başlıyormuş. 60’lardan bugüne hayatımıza yön veren Türkçe şarkılar, etkileri, yıllar sonra popülerliklerini koruma nedenlerinin sanatçı ve dinleyicilerin gözünden sorgulanacağı belgeselin ilk bölümü 17 Kasım Cuma akşamı yayınlanacakmış.

MTV Türkiye açılış partisi
23 Ekim’de yayın hayatına başlayan MTV Türkiye, dev bir partiyle açılışını kutluyor. Ünlü R&B ve Hip-Hop grubu The Pussycat Dolls, 17 Kasım’da İstanbul’a gelerek MTV Türkiye izleyicisi ile buluşurken 110, Athena, Ceza, Duman, Hayko Cepkin, Kargo, Manga, Göksel, Mor ve Ötesi, Nil Karaibrahimgil, Ogün Sanlısoy, Redd, Sertab Erener ve Teoman gibi isim ve gruplar da CNR Expo Center’da gerçekleşecek olan gecede sahne alacakmış.


Olcay Tanberken

11 Kasım 2006 Cumartesi

Röportaj: Emre Aydın

Kuşkusuz yalnızca son ayların değil, yılın da en iyi albümüne imza atan ve popüler müziğimizde 90’ların ortalarında başlayıp 2000’lerle birlikte iyice yukarı tırmanan ‘rock’ trendinin son temsilcilerinden biri olan Emre Aydın, 1981 doğumlu. Sadece bir dönem yapılan ve fazla ses getirmeyen “Sing Your Song” yarışmasında Manga’yla birlikte öne çıkabilmiş 2 gruptan biri -yarışmanın da galibi- olan “6.Cadde”nin solisti olarak profesyonel müzik hayatına başlayan genç müzisyen, şimdi ilk solo albümü “Afili Yalnızlık”ın aynı adlı çıkış parçasıyla şu günlerde herkesin dilinde.

Dört dörtlük bir albümle kulaklarımızın pasını silen Emre Aydın’la playlistlerin ve müzikmarketlerin gözdesi olan albümünü konuştuk:

Şarkılarında yalnızlık ve karamsar temanın yoğunluğu dikkat çekici. Konsept bir albüm olmasına özellikle mi dikkat edildi?
Konsept albümleri seviyorum, bütünlük içeriyorlar. Aslında şarkılardan 3-4 tanesi çok önceden hazırdı, 6.Cadde’nin 2.albümü için hazırlamıştık. Ama grup arkadaşım Onur Ela yola devam etmek istemeyince, 6.Cadde projesi de mecburen rafa kalktı. Ben de söz-müziği bana ait olan bu şarkılarla yola kendim devam etmek istedim ve albüme odaklandım. Şarkılar 5-6 ay bekledi. Besteler tamamen bestelediğim dönemdeki yansımalarım diyebiliriz. Konsept bir albüm olmasındaki en büyük pay aslında biraz da bazı şarkıların birbirine olan göndermeleri ve devam niteliği taşımaları. Bu da kartonetten takip edilmiyor, tabii.

“Git” ve “Kim dokunduysa ona git” gibi mi?
Evet, albümün alt başlıkları mevcut. “Git” 6.Cadde’nin albümünde de vardı ama bir kez de bu albüme uygun bir soundla yorumladık. Sonra da o şarkının devamını yazdım. Yalnızca bu ikisi değil, başka şarkılar da birbiriyle ilişkili. O kadarını da dinleyiciye bırakalım artık…

Albümün D&R ve diğer bir çok büyük müzik marketin satış listelerinde ön sıralarda, hatta çoğunda ilk sırada. Albümle birlikte içinde görüntü olarak yeralmadığın video klip de ilgi görüyor. Klibin öyküsü nasıl oluştu?
Klibin hikayesi Yon Thomas’ın fikriydi, Sing Your Song’un görüntü yönetmeniydi kendisi. Güzel ama narsist bir kadının bir gününden kesitler var videoda ve Şebnem Dönmez de oyunculuğuyla bu hikayeye çok iyi oturdu.

Herhalde ben olsaydım önce hangisiyle çıkış yapacağımı şaşırırdım. Afili Yalnızlık senin fikrin miydi?


Hayır, oturup proje ekibiyle karar verdik. Ben de seçebilirdim, klip şöyle olsun böyle olsun diyebilirdim. Ama ben sadece işin müzik kısmındayım şu aşamada, işin pazarlama stratejisini belirleyemem. Ayrıca önerdiğim şarkı doğru da olmayabilirdi, bilemeyiz. Ama Afili Yalnızlık’ın çıkış için doğru olduğunu düşünüyorum, çünkü gelen tepkiler hep olumlu yönde. İkinci klibi henüz belirlemedik ama geçen hafta “Belki bir gün özlersin”e çektik, o bitti. Sanırım onu 3.klip yapacağız.

Aslında albümün yayınlanmadan çok önce meşhur olan ilk parçaydı bu, değil mi?


Evet, 6.Cadde’nin ardından ben albümüme hazırlanırken emreaydin.org sitesini açtık,nasıl şarkılar olacak diye çok soru geliyordu oradan. Ben de albümden bir örnek olsun diye bitmiş bir şarkıyı koydum turkrock’a, fikir versin diye. Yani kendi siteme de koymadım, sadece bir tek oraya yükledim ve çok kısa bir sürede oradan dağılmış internette.




Emre Aydın


Hareket Vakti’ne cover yapmak senin fikrin miydi? Çevremde bu şarkıyı seven yalnızca ben değilmişim meğer, bu albümle birlikte bunu da öğrendim açıkçası…


Kendi şarkılarım dışında 1 tane de cover olsun dedik, ben de sevdiğim bir şarkı olsun diye Hareket Vakti’ni seçtim. Barlas’ın bu şarkısını Umay Umay yorumlamıştı, bu albümde de farklı bir yorum oldu.

Genel olarak rock gruplarının cover parçalara tutunmasını nasıl değerlendiriyorsun peki? Ben de 6.Cadde’yi Sabuha’yla duymuştum mesela.
Çok fazla abartılmadığı sürece 1-2 cover parça iyi oluyor bence, farklı bir tat, renk oluyor. Beğenenler de oluyor beğenmeyenler de ama sonuçta siz o şarkıya farklı bir yorum katıyorsunuz, genç kuşağa yeniden hatırlatıyorsunuz. Sabuha’yı bizim söylediğimiz versiyonla beğenenler olduğu gibi bazıları da eleştirmişlerdi. Ama sonuçta bizi tanıtan o şarkıydı…

Albümde Vega, Gripin, Manga gibi popüler gruplardan da isimler görüyoruz bu albümde. Bununla da ilgili çok soru geliyordur herhalde?
Aslında şaşırıyorum bunlara, çünkü Manga’yla zaten yarışmadan gelen bir dostluğumuz var, aynı yolda yürüdük sonuçta. Vega ile de beraber epeyce konser verdik, Gripin’le de beraber yeni albümleri üzerine çalışıyoruz, bu insanlarla aynı sahadayız, aynı stüdyolarda çalıp söylüyoruz, o yüzden birbirlerimizin albümlerinde yeralmamız çok doğal…



Son yıllarda yükselişe geçen rock trendine bakışın nedir, sevdiğin ya da dinlediğin isimler var mı?


Gayet olumlu bir gelişme bu, mesela çok eleştirenler var bu işi yapanların yaş ortalaması iyice düştü, şunu bunu taklit ediyor diye ama bu kötü bir şey değil ki! Gençler müzik yapsın da zaten, ne var ki bunda? Hepimiz Guns’n’roses, Metallica, Sepultura dinlemişizdir…Elbette birilerine, bir takım gruplara ya da isimlere özenerek, ilham alarak başlar bu işler zaten. İstediği kadar, hatta daha çok çıkmalı, müzik yapmalı insanlar. Gidebildiği yere kadar gider, iyiyse devam eder. Kötüyse zaten kötüdür ve bir süre sonra yapmaz. Herşeye muhalif bir eleştiri anlayışına karşıyım ben. Türkiye’den son dönemde çıkan grup ve isimler genelde başarılı. Tüm zamanlar dersen Erkin Koray’ı çok cesur buluyorum, onu herkesten ayrı tutuyorum. Deneysel de bir şeyler yapıyor çünkü dinlerken ben de cesaret buluyorum dinleyici olarak. Cem Karaca da şiirsel tavrıyla ayrı bir yerdedir...

Bundan sonrası için kafanda şimdiden proje ya da fikir var mı? Konsept albümlere devam etmeni bir çok kişi gibi ben de istiyorum mesela…


Aslında uzun metronomlardan oluşan deneysel şeyler yapmak istiyorum bir gün, akustik gitar üzerine çello ve piyanodan oluşan kombinasyonlar gibi. Tabii hiçbir ticari kaygı gütmeyen, tamamen müzikal bir tatmin için olur böyle bir albüm.

***


“Afili Yalnızlık”, “Bu kez anladım”, “Kim dokunduysa ona git” ve “Belki bir gün özlersin” gibi gerek sözlerinin başarısı gerekse piyasadaki bir çok şarkının vermekten aciz olduğu duyguları vermeyi başaran müzikalite toplamıyla bir çok isme ve albüme göre “yeni”, “gözüpek” ve “çarpıcı” bir farklılık, Emre Aydın’ınki. Hele bu soğuk kış günlerinde kafanız hafiften melankolik, kalbiniz de tümüyle zafiyet geçiriyorken çok iyi gidiyor, benden söylemesi…

Olcay Tanberken

8 Kasım 2006 Çarşamba

Köprüler: İki Dünya

Bülent Ecevit’le birlikte son günlerde verdiğimiz kayıplardan biri de müzik dünyasından geldi. Enstrümental müziğin babası sayılan Paul Mauriat, 81 yaşında hayata gözlerini yumdu. İlk ününü Amerika’da 1961 yılında Little Peggy Lee’nin seslendirdiği “I will follow him” şarkısıyla kazanan sanatçı, kendi adıyla kurduğu orkestrasıyla yaptığı ve dünyanın pek çok ülkesindeki compilation’lara giren yüzlerce bestesiyle, ünlü şarkılara yaptığı düzenlemeleriyle her zaman hatırlanmaya devam edecek.

Türk enstrümental dünyası da son haftalarda oldukça hareketlendi. Şu günlerde bir çok müzikmarketi dolaşırken kulağınıza çalınması muhtemel olan 2 albüm oldukça ilgi görüyor. Bunlardan biri geçtiğimiz yıl yayınladığı ‘Paradoks’ albümüyle ilgi gören Ahmet Koç’un yeni albümü ‘Sağanak’. Yedi Karanfil, Yediveren Anadolu ve Yol Türküleri gibi birçok enstrüman albümde rastladığımız Ahmet Koç, ‘Sağanak’ta Sezen Aksu, Zülfü Livaneli, Sting, Phil Collins gibi isimlerin unutulmaz şarkılarını 36 kişilik dev bir orkestra ile yorumlamış. İki CD’lik albümde toplam 20 şarkı var. Albümün ilk klibi ise Dijital Sanatlar’dan Gürcan Keltek yönetmenliğinde Lalo Schifrin’in unutulmaz film müziği "Mission Impossible"a çekilmiş. Diğer albümse, yine benzer bir konseptle piyasaya sunulan ‘Köprüler: İki Dünya’ adını taşıyor. Klasik Batı Müziğiyle kendi coğrafyamızın müziğini uyumlu biçimde harmanlayan ve de doğu ve batı arasında notalar aracılığıyla bir köprü oluşturan albümde Erkan Oğur, Okay Temiz, Halil Karaduman, Ercan Irmak gibi usta isimlere rastlıyoruz. Gürol Ağırbaş'ın düzenlemeleri de bu eşsiz parçaları şaşırtıcı bir dünya müziğine dönüştürmekte oldukça başarılı. Vivaldi ya da Mozart klasiklerini bir de bize özgü düzenlemelerle arşivinize katmanızı tavsiye ederiz.

Şu sıralar hem Tarkan’ın sanat müziği albümü hem de Celine Dione’un vokalisti Karen Hannah’ın Sezen şarkılarından yapacağı İngilizce albümü dolayısıyla Amerika’da yoğun günler geçiren Minik Serçe’nin besteleri adeta yıllanmış şarap gibi değerlenmeye devam ediyor. “Firuze”, “Sen Ağlama” ya da “Her Şeyi Yak” gibi unutulmaz Sezen şarkıları şimdi de Mehmet Cemal Yeşilçay ve Özer Arkun tarafından enstrümantal olarak bir albümde toplandı. Türkiye’den önce Avrupa’da piyasaya çıkan “İnci Taneleri” adlı bu albümü şimdi Türk müzikmarketlerde de bulabilirsiniz…

Olcay Tanberken

4 Kasım 2006 Cumartesi

Nazan Öncel 'şaşırtmadı'!

Soğuk havanın kapımıza dayanıp alacaklı gibi zil çaldığı şu günlerde kar ve yağmurun en acımaz ‘büyük fırtına öncesi’ haykırışları ne kadar canımızı sıksa da, üzerimizdeki sıkıntıyı her zamanki gibi azaltan müzik değil de nedir? Rolling Stone’un ardından Billboard dergisinin de Türkiye’de yayına başlamasıyla şimdi hem dünya listelerini hem de Türkiye listelerini daha güvenilir kaynaklardan takip edebileceğiz. Örneğin ‘Afili Yalnızlık’ın son dönemde radyolarda en çok çalan şarkı olduğunu biliyor muyduz? Şaşırdım desem yalan olur, çünkü Emre Aydın hem bu şarkısıyla hem de baştan sonra dört dörtlük bu albümüyle 2006 yılının en iyi çıkış yapan ismi olmayı başardı.

Nazan Öncel’in ‘Aşkım Baksana Bana’ ile çıkış yaptığı ‘7n Bitirdin’ de çok satacak gibi gözüküyor, ama doğruyu söylemek gerekirse Öncel’in bu kez farklı bir albüme imza atacağını, daha cesur, belki daha yeni ve farklı şarkılarla dinleyicisini şaşırtacağını ve heyecanlandıracağını düşünenlerin de biraz yanılgıya düştüğünü söylemek yanlış olmaz. Elbette kimse ondan –artık çok gerilerde, biraz da anılarda kalmış- yeni bir 'Göç' ya da 'Demir Leblebi' beklemiyordu, ama albümde bir şarkıdan diğerine geçtiğinizde sanki hala aynı şarkıyı dinliyor gibi hissedebiliyorsunuz. İlk duyduğumda çarpıldığım ‘El Kızı’ gibi ‘Utan’ ve ‘Ekilmekteyim’in de akıbetleri tıpkı ‘Aşkım Baksana Bana’nınki gibi olacaktır. Bir önceki albümden ‘Nereye Böyle’ ve ‘Küçük Gemiler’le ortaya koyduğu duygusallığın boyutunu ‘7n bitirdin’, ‘Direkten Döndüm’ ve Zehirli Sarmaşık’ gibileriyle bu albüme de taşıyan ve karikatürlü kartonet tasarımıyla da mp3 indirmek yerine neden bir albümün ‘satın alınması’ gerektiğine de dinleyiciyi ikna etmeyi başaran Nazan Öncel’in yine çok satacağı muhakkak. Birçokları için asıl önemli olan ise, Öncel’in ‘bundan sonraki kozunun’ ne olacağı…

Eurovision muamması sürüyor...

Cengiz Semercioğlu’nun ‘Bu yıl Zerrin Özer gidecek’ yazısıyla başlayan Eurovision tartışması yerini daha sonra ‘Zerrin değil, rock grubu gidiyor’ haberlerine bırakmış, hatta Sertab Erener ve Demir Demirkan’ın da TRT’yle görüştüğü iddia edilmişti. Geçtiğimiz günlerde Demirkan’ın menajerlik şirketinden yapılan açıklamayla bu yıl TRT’yle Eurovision konusunda ortak bir çalışma içinde olunmadığı ifade edilirken, şimdi ise tüm gözler magazin sitelerinde Eurovision’la ilgili haber konusu olan Murat Boz’a çevrildi. Medya tüm bu haberleri doğru kaynaklardan mı aktarıyor bilemiyoruz, ama TRT’den resmi bir açıklama yapılana kadar her an herkes Eurovision’a aday gösterilebilir gibi gözüküyor:)

Olcay Tanberken