Dört dörtlük bir albümle kulaklarımızın pasını silen Emre Aydın’la playlistlerin ve müzikmarketlerin gözdesi olan albümünü konuştuk:
Şarkılarında yalnızlık ve karamsar temanın yoğunluğu dikkat çekici. Konsept bir albüm olmasına özellikle mi dikkat edildi?
Konsept albümleri seviyorum, bütünlük içeriyorlar. Aslında şarkılardan 3-4 tanesi çok önceden hazırdı, 6.Cadde’nin 2.albümü için hazırlamıştık. Ama grup arkadaşım Onur Ela yola devam etmek istemeyince, 6.Cadde projesi de mecburen rafa kalktı. Ben de söz-müziği bana ait olan bu şarkılarla yola kendim devam etmek istedim ve albüme odaklandım. Şarkılar 5-6 ay bekledi. Besteler tamamen bestelediğim dönemdeki yansımalarım diyebiliriz. Konsept bir albüm olmasındaki en büyük pay aslında biraz da bazı şarkıların birbirine olan göndermeleri ve devam niteliği taşımaları. Bu da kartonetten takip edilmiyor, tabii.
“Git” ve “Kim dokunduysa ona git” gibi mi?
Evet, albümün alt başlıkları mevcut. “Git” 6.Cadde’nin albümünde de vardı ama bir kez de bu albüme uygun bir soundla yorumladık. Sonra da o şarkının devamını yazdım. Yalnızca bu ikisi değil, başka şarkılar da birbiriyle ilişkili. O kadarını da dinleyiciye bırakalım artık…
Albümün D&R ve diğer bir çok büyük müzik marketin satış listelerinde ön sıralarda, hatta çoğunda ilk sırada. Albümle birlikte içinde görüntü olarak yeralmadığın video klip de ilgi görüyor. Klibin öyküsü nasıl oluştu?
Klibin hikayesi Yon Thomas’ın fikriydi, Sing Your Song’un görüntü yönetmeniydi kendisi. Güzel ama narsist bir kadının bir gününden kesitler var videoda ve Şebnem Dönmez de oyunculuğuyla bu hikayeye çok iyi oturdu.
Herhalde ben olsaydım önce hangisiyle çıkış yapacağımı şaşırırdım. Afili Yalnızlık senin fikrin miydi?
Hayır, oturup proje ekibiyle karar verdik. Ben de seçebilirdim, klip şöyle olsun böyle olsun diyebilirdim. Ama ben sadece işin müzik kısmındayım şu aşamada, işin pazarlama stratejisini belirleyemem. Ayrıca önerdiğim şarkı doğru da olmayabilirdi, bilemeyiz. Ama Afili Yalnızlık’ın çıkış için doğru olduğunu düşünüyorum, çünkü gelen tepkiler hep olumlu yönde. İkinci klibi henüz belirlemedik ama geçen hafta “Belki bir gün özlersin”e çektik, o bitti. Sanırım onu 3.klip yapacağız.
Aslında albümün yayınlanmadan çok önce meşhur olan ilk parçaydı bu, değil mi?
Evet, 6.Cadde’nin ardından ben albümüme hazırlanırken emreaydin.org sitesini açtık,nasıl şarkılar olacak diye çok soru geliyordu oradan. Ben de albümden bir örnek olsun diye bitmiş bir şarkıyı koydum turkrock’a, fikir versin diye. Yani kendi siteme de koymadım, sadece bir tek oraya yükledim ve çok kısa bir sürede oradan dağılmış internette.
Hareket Vakti’ne cover yapmak senin fikrin miydi? Çevremde bu şarkıyı seven yalnızca ben değilmişim meğer, bu albümle birlikte bunu da öğrendim açıkçası…
Kendi şarkılarım dışında 1 tane de cover olsun dedik, ben de sevdiğim bir şarkı olsun diye Hareket Vakti’ni seçtim. Barlas’ın bu şarkısını Umay Umay yorumlamıştı, bu albümde de farklı bir yorum oldu.
Genel olarak rock gruplarının cover parçalara tutunmasını nasıl değerlendiriyorsun peki? Ben de 6.Cadde’yi Sabuha’yla duymuştum mesela.
Çok fazla abartılmadığı sürece 1-2 cover parça iyi oluyor bence, farklı bir tat, renk oluyor. Beğenenler de oluyor beğenmeyenler de ama sonuçta siz o şarkıya farklı bir yorum katıyorsunuz, genç kuşağa yeniden hatırlatıyorsunuz. Sabuha’yı bizim söylediğimiz versiyonla beğenenler olduğu gibi bazıları da eleştirmişlerdi. Ama sonuçta bizi tanıtan o şarkıydı…
Albümde Vega, Gripin, Manga gibi popüler gruplardan da isimler görüyoruz bu albümde. Bununla da ilgili çok soru geliyordur herhalde?
Aslında şaşırıyorum bunlara, çünkü Manga’yla zaten yarışmadan gelen bir dostluğumuz var, aynı yolda yürüdük sonuçta. Vega ile de beraber epeyce konser verdik, Gripin’le de beraber yeni albümleri üzerine çalışıyoruz, bu insanlarla aynı sahadayız, aynı stüdyolarda çalıp söylüyoruz, o yüzden birbirlerimizin albümlerinde yeralmamız çok doğal…
Son yıllarda yükselişe geçen rock trendine bakışın nedir, sevdiğin ya da dinlediğin isimler var mı?
Gayet olumlu bir gelişme bu, mesela çok eleştirenler var bu işi yapanların yaş ortalaması iyice düştü, şunu bunu taklit ediyor diye ama bu kötü bir şey değil ki! Gençler müzik yapsın da zaten, ne var ki bunda? Hepimiz Guns’n’roses, Metallica, Sepultura dinlemişizdir…Elbette birilerine, bir takım gruplara ya da isimlere özenerek, ilham alarak başlar bu işler zaten. İstediği kadar, hatta daha çok çıkmalı, müzik yapmalı insanlar. Gidebildiği yere kadar gider, iyiyse devam eder. Kötüyse zaten kötüdür ve bir süre sonra yapmaz. Herşeye muhalif bir eleştiri anlayışına karşıyım ben. Türkiye’den son dönemde çıkan grup ve isimler genelde başarılı. Tüm zamanlar dersen Erkin Koray’ı çok cesur buluyorum, onu herkesten ayrı tutuyorum. Deneysel de bir şeyler yapıyor çünkü dinlerken ben de cesaret buluyorum dinleyici olarak. Cem Karaca da şiirsel tavrıyla ayrı bir yerdedir...
Bundan sonrası için kafanda şimdiden proje ya da fikir var mı? Konsept albümlere devam etmeni bir çok kişi gibi ben de istiyorum mesela…
Aslında uzun metronomlardan oluşan deneysel şeyler yapmak istiyorum bir gün, akustik gitar üzerine çello ve piyanodan oluşan kombinasyonlar gibi. Tabii hiçbir ticari kaygı gütmeyen, tamamen müzikal bir tatmin için olur böyle bir albüm.
***
“Afili Yalnızlık”, “Bu kez anladım”, “Kim dokunduysa ona git” ve “Belki bir gün özlersin” gibi gerek sözlerinin başarısı gerekse piyasadaki bir çok şarkının vermekten aciz olduğu duyguları vermeyi başaran müzikalite toplamıyla bir çok isme ve albüme göre “yeni”, “gözüpek” ve “çarpıcı” bir farklılık, Emre Aydın’ınki. Hele bu soğuk kış günlerinde kafanız hafiften melankolik, kalbiniz de tümüyle zafiyet geçiriyorken çok iyi gidiyor, benden söylemesi…
Olcay Tanberken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder