18 Nisan 2006 Salı

Tarkan: Come Closer

Tarkan’ın ilk İngilizce albümü “Come Closer”ın çıkar çıkmaz aynı gün Beyoğlu’nda istisnasız tüm müzik marketlerde çalınıp peynir ekmek gibi satıldığını yazmıştım. Aradan bir süre geçtikten sonra bu satışlar biraz normal seyrine döndüyse de, yine de şu anda çok satan albümlerden bir tanesi bu.

Çıkış parçası 'Bounce'ın klibinin biraz daha orijinal olmasını beklerdim ama Tarkan’ın İngilizce albüm macerasının bu kadar uzun sürmesi (e kolay değil, neredeyse 10 yıldır çıkacak bu albüm) kimilerini sevindiriyor gibi yaptıysa da, sanatçı Türk popundaki tartışmasız liderliğini biraz daha sağlamlaştırdığı bir albüme imza atmış bence. Müzik endüstrisinin önde gelen isimlerinden Ahmet Ertegün’ün Tarkan’ı İngilizce şarkılar söylemesi konusunda cesaretlendirmesiyle başlayan Come Closer süreci, Tarkan’ın doğu ve batının tezatlığından faydalanarak yarattığı (biliyorum, biraz rahatsız edici bir sözcük ama başka bir isim de gelmiyor akla) ‘sentez’ tarzının biraz daha evrenselleşip içine kuzey ve güneyin de girmesiyle şekil değiştirmişe benziyor. Tarkan’la özdeşleşen vokal tekniği, farklı kültürlerin ve bireysel yolculukların birbirleriyle olan etkileşimleri ve güçlü altyapılı düzenlemelerle şarkılar birer ‘dünya mesajı’ olarak dinleyiciye ulaşıyor. Yer yer hip-hop’un da Türk sounduyla örtüştüğü albümün çıkış parçası olarak belki piyasaya çıkışından çok önce dışarıya sızan ‘Bounce’ yerine ‘Shhh’ seçilebilirdi. Ya da keşke Şıkıdım’ın yeni versiyonu üzerinde biraz daha çalışılabilseydi. Bunun dışında kimi şarkılarda tıpkıbasım Tarkan portrelerini ardı ardına görsek ve bazılarının birbirini anımsattığını kabul etsek de, ‘Come Closer’ ile biraz Akdeniz’e uzanan, ‘If only you knew’le romantizmin doruklarına çıkan, ‘Start the fire’ ve ‘Touch’ ile dünya standartlarına ulaşan bir soundla Tarkan nefesleri kesmeye yetiyor.

Eleştirebileceğim tek konu belki çıkış mesajı olarak dünyayla bütünleşme ve kültürlerin bir arada kaynaşmasının biraz Sertab’ın “No Boundaries”ındaki mesajla olan benzerliği olabilir ama elbette mesaj hakkı da sanatçının kendine özel bir haktır diye düşünerek susuyorum. Bu sentez meselesi de biraz derin ve açıkçası her alanda içimize işlemiş bir konu aslında ama havada uçuşan bu tür kavramlar müzik olunca biraz daha şekillenebiliyor.

Olcay Tanberken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder